Davaya Müdahale (Asli ve Fer’i Müdahale)

Davaya Müdahale (Asli ve Fer’i Müdahale)

Giriş

Davaya müdahale, Türk hukuk sisteminde önemli bir usul hukuku kavramıdır. Bu kavram, devam eden bir davada taraf olmayan üçüncü kişilerin, belirli koşullar altında yargılamaya dahil olabilmesini ifade eder. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), davaya müdahale konusunu detaylı bir şekilde düzenlemektedir.

Temel olarak, her davanın davacı ve davalı olmak üzere iki tarafı bulunur. Ancak bazı durumlarda, davanın sonucundan etkilenebilecek üçüncü kişilerin de yargılama sürecine katılması gerekebilir. İşte bu noktada davaya müdahale kurumu devreye girer.

HMK, iki tür davaya müdahale öngörmektedir:

  1. Asli müdahale: Üçüncü kişinin, dava konusu hak veya şey üzerinde bağımsız bir hak iddia etmesi durumunda söz konusu olur.
  2. Fer'i müdahale: Üçüncü kişinin, taraflardan birinin yanında yer alarak ona yardımcı olmak amacıyla davaya katılmasıdır.

Bu müdahale türleri, usul ekonomisi ilkesine hizmet etmekte ve potansiyel olarak çelişkili kararların önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, hukuki dinlenilme hakkının daha geniş bir şekilde uygulanmasına olanak tanımaktadır.

Yargıtay kararları, davaya müdahale konusunda önemli içtihatlar oluşturmuştur. Bu kararlar, müdahale türlerinin uygulanması ve sınırları konusunda yol gösterici niteliktedir.

Sonuç olarak, davaya müdahale kurumu, adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak, ilgili tüm tarafların haklarının korunmasını ve yargılama sürecinin daha etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamaktadır.

Asli Müdahale Kavramı ve Asli Müdahil

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 65. maddesinde düzenlenen asli müdahale, dava konusu hak veya şey üzerinde hak iddia eden üçüncü kişinin, mevcut davanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilmesidir. Bu müessese, usul hukukunda önemli bir yer tutar.

Asli müdahil, devam eden davada tarafların iddia ettiği hakkın aslında kendisine ait olduğunu öne sürer. Örneğin, A ile B arasında bir taşınmazın mülkiyeti için dava sürerken, C bu taşınmazın gerçekte kendisine ait olduğunu iddia ederek asli müdahale davası açabilir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre asli müdahale, hüküm verilinceye kadar mümkündür. Bu, asli müdahilin zamanında harekete geçmesi gerektiğini gösterir. Asli müdahale davası, ana dava ile aynı mahkemede açılır ve birlikte yürütülür.

Asli müdahalenin birkaç önemli amacı vardır:

  1. Çelişkili kararların önlenmesi
  2. Gerçeğin ortaya çıkarılması
  3. Usul ekonomisinin sağlanması
  4. Hukuki dinlenilme hakkının tam olarak gerçekleştirilmesi
  5. Muvazaalı yargılamaların engellenmesi

Yargıtay kararları, asli müdahalenin kapsamını ve sınırlarını belirlemede önemli rol oynar. Örneğin, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 27.06.2018 tarihli, E: 2018/2685, K: 2018/11530 sayılı kararında, asli müdahalenin sadece dava konusuyla sınırlı olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu karar, asli müdahalenin dava konusu dışındaki hususlara yönelik olamayacağını net bir şekilde ortaya koymuştur.

Asli müdahale, üçüncü kişiye tanınan bir hak olup, zorunluluk değildir. Ancak, hakkı etkilenebilecek üçüncü kişiler için önemli bir koruma mekanizmasıdır. Asli müdahil, bağımsız bir davacı konumundadır ve kendi iddialarını ileri sürebilir.

Sonuç olarak, asli müdahale davaya müdahalenin özel bir türü olup, hem adaletin tecellisi hem de hakların korunması açısından önemli bir usul hukuku kurumudur.

Fer'i Müdahale Kavramı ve Fer'i Müdahil

Fer'i müdahale, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenen önemli bir usul hukuku kurumudur. HMK madde 66'ya göre, görülmekte olan bir davada taraf olmayan üçüncü kişinin, davanın taraflarından birinin yanında yer alarak ona yardımcı olmak amacıyla davaya katılmasıdır.

Fer'i müdahil, davada taraf sıfatına sahip olmaz, ancak yanında yer aldığı tarafın davayı kazanması için çaba gösterir. Bu durum, usul ekonomisi ilkesine hizmet eder çünkü potansiyel davaların sayısını azaltır ve mahkemelerin çelişkili kararlar vermesini önler.

Fer'i müdahale, üçüncü kişinin hukuki yararının bulunduğu durumlarda mümkündür. Örneğin, bir alacaklının borçlusuna karşı açtığı davada, borçlunun kefili fer'i müdahil olarak davaya katılabilir. Çünkü davanın sonucu, kefilin hukuki durumunu doğrudan etkileyecektir.

Yargıtay kararları, fer'i müdahilin hukuki konumunu netleştirmiştir. Örneğin, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin E: 2015/2987, K: 2017/1185 sayılı kararında, fer'i müdahilin yanında katıldığı taraftan bağımsız olarak tek başına işlem yapamayacağı ve davayı tek başına temyiz edemeyeceği vurgulanmıştır.

Fer'i müdahilin hukuki dinlenilme hakkı vardır, ancak bu hak taraflarınki kadar geniş değildir. Müdahil, davaya katıldığı andan itibaren usuli işlemlere katılabilir, ancak önceki işlemlere itiraz edemez veya tekrarını isteyeme

HMK madde 69, fer'i müdahilin bağlılıktan kurtulma şartlarını düzenler. Eğer asıl taraf davayı iyi yönetmemişse veya önemli delilleri kasıtlı olarak sunmamışsa, fer'i müdahil ikinci bir davada ilk davanın sonucuna bağlı olmaktan kurtulabilir.

Sonuç olarak, fer'i müdahale kurumu, üçüncü kişilerin haklarını korumak, dava ekonomisini sağlamak ve adil yargılanma hakkını genişletmek açısından usul hukukunda önemli bir yere sahiptir.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.