
Hatay Nafaka Davaları
Boşanma süreçlerinin en kritik konularından biri olan nafaka davaları, Türk Medeni Kanunu'nun çeşitli maddelerinde düzenlenmiştir. Hatay'da açılacak nafaka davalarında dikkat edilmesi gereken hukuki kurallar, zamanaşımı süreleri ve nafaka türleri hakkında bilgi sahibi olmak, hak kaybı yaşamamak için önemlidir. Bu makalede tedbir, iştirak, yoksulluk ve yardım nafakası türlerine ilişkin yasal düzenlemeler, Yargıtay kararları ve nafaka miktarını etkileyen faktörler detaylı olarak ele alınmaktadır.
Nafaka Türleri ve Yasal Dayanakları
Türk hukuk sisteminde nafaka, aile bireylerinin birbirlerine karşı olan bakım ve geçindirme yükümlülüğünü ifade eder. Hatay'da ve tüm Türkiye'de nafaka davaları, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun çeşitli maddelerinde düzenlenmiştir. Nafaka, ihtiyaç sahibi olan aile bireylerinin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli maddi desteği sağlamayı amaçlar. Bu bölümde, Türk hukuk sisteminde yer alan dört temel nafaka türünü ve bunların yasal dayanaklarını inceleyeceğiz.
Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma davası sürecinde geçici olarak verilen ve ekonomik açıdan zayıf olan eşin mağduriyetini önlemeyi amaçlayan bir nafaka türüdür. TMK m. 169 uyarınca, boşanma veya ayrılık davası açıldığında hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almakla yükümlüdür.
Tedbir nafakası, dava açıldığı tarihten itibaren talep edilebilir ve boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için tarafların evli olması şarttır. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/4971 E., 2022/6857 K. sayılı kararında, evli olmaksızın başka erkekle yaşayan kadın yararına TMK m. 169 uyarınca tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği belirtilmiştir.
Tedbir nafakası miktarı belirlenirken, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ihtiyaçları ve yaşam standartları göz önünde bulundurulur. Ayrıca, eşler arasında ayrı yaşama hakkı doğduğunda da TMK m. 197 uyarınca tedbir nafakasına hükmedilebilir.
İştirak Nafakası
İştirak nafakası, boşanma sonrasında velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine mali gücü oranında katılmasını sağlayan nafaka türüdür. TMK m. 182/2 uyarınca, velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlüdür.
İştirak nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren başlar ve çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/657 E., 2023/672 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, iştirak nafakası boşanmanın fer'isidir ve boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren başlar; özel durumlar dışında velayete ilişkin kararın kesinleşmesine bağlanması doğru değildir.
İştirak nafakası miktarı belirlenirken, çocuğun ihtiyaçları, yaşı, eğitim durumu, sağlık giderleri ve her iki ebeveynin ekonomik durumu dikkate alınır. Ayrıca, dava sürecinde doğan çocuklar için de Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/3567 sayılı kararında belirtildiği gibi, doğum tarihinden itibaren tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ise iştirak nafakası verilmelidir.
Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakası, boşanma sonucunda ekonomik açıdan zor duruma düşecek olan eşe, diğer eş tarafından ödenen nafaka türüdür. TMK m. 174-175 uyarınca, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi için şu koşulların bir arada bulunması gerekir:
- Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşme tehlikesi
- Nafaka talep eden eşin kusurunun, diğer eşten daha ağır olmaması
- Nafaka ödeyecek eşin ekonomik gücünün yeterli olması
Yoksulluk nafakası, TMK m. 176/1 uyarınca toptan veya irat biçiminde ödenebilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/8867 sayılı kararında belirtildiği üzere, nafaka ödeme şeklinde tarafların ekonomik-sosyal durumu ve evlilik süresi dikkate alınmalı, toptan ödeme imkanı değerlendirilmelidir.
Yoksulluk nafakası davası, TMK m. 178 uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/3735 sayılı kararında belirtildiği gibi, yoksulluk nafakası davası, boşanma kararı kesinleşmeden açılamaz.
Yardım Nafakası
Yardım nafakası, aile bireyleri arasındaki dayanışma ilkesine dayanan ve yoksulluğa düşen aile bireylerinin, diğer aile bireyleri tarafından desteklenmesini sağlayan nafaka türüdür. TMK m. 364/1 uyarınca, herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Yardım nafakası, özellikle eğitimi devam eden ergin çocuklar için önem taşır. TMK m. 328 uyarınca, ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ancak, çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/10701 sayılı kararında, üniversite öğrencisi davacıya, polis memuru babanın nafaka ödemesi gerektiği, ihtiyaçlar ve gelir durumu gözetilerek karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası talep edilebilmesi için şu koşulların varlığı gerekir:
- Nafaka talep eden kişinin yoksulluğa düşmüş veya düşecek olması
- Nafaka talep edilen kişinin ekonomik gücünün yeterli olması
- Nafaka talep eden kişinin kendi kusuru ile yoksulluğa düşmemiş olması
Hatay'da ve tüm Türkiye'de nafaka davaları açılırken, yukarıda belirtilen nafaka türlerinin yasal dayanakları ve koşulları dikkate alınmalıdır. Her nafaka türünün kendine özgü şartları ve uygulama alanı bulunmaktadır. Bu nedenle, nafaka davalarında hak kaybı yaşamamak için, ilgili yasal düzenlemeleri ve Yargıtay içtihatlarını göz önünde bulundurmak büyük önem taşımaktadır.
Nafaka Davalarında Süreç ve Zamanaşımı
Nafaka davaları, aile hukukunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Hatay'da ve Türkiye'nin diğer illerinde açılacak nafaka davalarında izlenmesi gereken hukuki süreçler, zamanaşımı süreleri ve uygulanabilecek yaptırımlar hakkında bilgi sahibi olmak, hak kaybı yaşamamak açısından büyük önem taşır. Bu bölümde, nafaka davalarında yetkili mahkemeler, zamanaşımı süreleri ve nafaka ödemelerinin yapılmaması durumunda uygulanacak yaptırımlar detaylı olarak ele alınacaktır.
Yetkili Mahkeme
Nafaka davalarında yetkili mahkeme konusu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) tarafından düzenlenmiştir. HMK madde 6 uyarınca, nafaka davalarında yetkili mahkeme, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi veya davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bu düzenleme, nafaka alacaklısına dava açma konusunda kolaylık sağlamak amacıyla getirilmiştir.
Hatay'da ikamet eden bir kişi, nafaka borçlusunun başka bir ilde ikamet etmesi durumunda, kendi yerleşim yerindeki Hatay Aile Mahkemesi'nde dava açabilir. Bu seçimlik yetki kuralı, özellikle ekonomik durumu zayıf olan nafaka alacaklıları için önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Nafaka türüne göre yetkili mahkeme değişmemektedir. Tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası veya yardım nafakası taleplerinin tümünde aynı yetki kuralları geçerlidir. Ancak, boşanma davası devam ederken talep edilen tedbir nafakası için ayrı bir dava açılmaz; bu talep boşanma davası içinde değerlendirilir.
Hatay'da nafaka davası açmak isteyen kişiler, Hatay Adliyesi'ndeki Aile Mahkemelerine başvurabilirler. Hatay'ın ilçelerinde ikamet edenler ise, bulundukları ilçe adliyesindeki Aile Mahkemesi'ne, eğer ilçede Aile Mahkemesi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurabilirler.
Zamanaşımı Süreleri
Nafaka davalarında zamanaşımı süreleri, nafaka türüne ve davanın niteliğine göre farklılık göstermektedir. Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddeleri, bu süreleri açıkça düzenlemiştir.
TMK madde 178 uyarınca, boşanma davası sırasında talep edilmeyen yoksulluk nafakası için, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde dava açılabilir. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve sürenin geçirilmesi halinde artık yoksulluk nafakası talep etme hakkı ortadan kalkar.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/3735 sayılı kararında belirtildiği üzere, yoksulluk nafakası davası, boşanma kararı kesinleşmeden açılamaz. Bu nedenle, boşanma kararının kesinleşmesi beklenmeli, ancak kesinleşmeden itibaren 1 yıllık süre de kaçırılmamalıdır.
İştirak nafakası (çocuk nafakası) için ise durum farklıdır. İştirak nafakası, çocuğun reşit olmasına kadar talep edilebilir ve herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Ancak, her ay düzenli olarak ödenmesi gereken nafaka taksitleri için 10 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Bu süre, her bir taksit için ayrı ayrı hesaplanır.
Yardım nafakası için de herhangi bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Yardım nafakası, yoksulluğa düşen kişinin bu durumu devam ettiği sürece talep edilebilir.
Nafaka miktarının artırılması veya azaltılması davaları için de özel bir zamanaşımı süresi yoktur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında önemli değişiklikler olması halinde, her zaman nafaka miktarının değiştirilmesi talep edilebilir.
İcra ve Yaptırımlar
Nafaka ödemelerinin yapılmaması durumunda, nafaka alacaklısı çeşitli hukuki yollara başvurabilir. Nafaka alacakları, imtiyazlı alacak niteliğindedir ve icra takibine konu edilebilir.
İcra ve İflas Kanunu (İİK) madde 344 uyarınca, nafaka ödemekle yükümlü olup da bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlular hakkında tazyik hapsi uygulanabilir. Tazyik hapsi, nafaka borçlusunu ödemeye zorlamak amacıyla uygulanan bir yaptırımdır ve en fazla 3 aya kadar hapis cezası verilebilir.
Tazyik hapsi uygulanabilmesi için:
- Nafaka alacaklısının icra takibi başlatmış olması
- Borçluya ödeme emri gönderilmiş olması
- Borçlunun ödeme emrine rağmen nafakayı ödememiş olması
- Alacaklının şikâyet yoluyla icra mahkemesine başvurması gerekir
Hatay'da nafaka alacağını tahsil etmek isteyen bir alacaklı, Hatay İcra Daireleri'ne başvurarak icra takibi başlatabilir. İcra takibi sonucunda borçlunun nafakayı ödememesi halinde, Hatay İcra Ceza Mahkemesi'ne başvurarak tazyik hapsi talep edilebilir.
Nafaka borçlusunun maaşı veya diğer gelirleri üzerine haciz konulabilir. Ancak, İİK madde 83 uyarınca, borçlunun maaşının en fazla 1/4'ü haczedilebilir. Borçlunun başka bir nafaka yükümlülüğü varsa, bu oran 1/3'e kadar çıkabilir.
Ayrıca, nafaka borçlusunun mal varlığı üzerine de haciz konulabilir. Taşınır ve taşınmaz mallar, banka hesapları ve diğer varlıklar haczedilebilir. Ancak, İİK'da belirtilen haczi caiz olmayan mallar (yatak, yemek masası gibi zorunlu ev eşyaları) haczedilemez.
Nafaka alacaklısı, borçlunun mal kaçırma girişimlerini önlemek için ihtiyati haciz talep edebilir. İhtiyati haciz, borçlunun mallarının satılmasını veya devredilmesini engelleyen geçici bir tedbirdir.
Nafaka ödemelerinin düzenli yapılmasını sağlamak için, nafaka borçlusunun maaşından kesinti yapılması yönünde karar alınabilir. Bu durumda, işveren nafaka miktarını doğrudan alacaklıya ödemekle yükümlü olur.
Nafaka Miktarını Belirleme Kriterleri ve İspat Vasıtaları
Nafaka davalarında en çok tartışılan konuların başında nafaka miktarının nasıl belirleneceği gelmektedir. Hatay'da açılan nafaka davalarında da hakimler, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak hakkaniyete uygun bir nafaka miktarı belirlemeye çalışmaktadır. Bu bölümde, nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınan kriterler ve ispat vasıtaları detaylı olarak incelenecektir.
Ekonomik ve Sosyal Durum
Nafaka miktarının belirlenmesinde en önemli faktör, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarıdır. Türk Medeni Kanunu'nun temel ilkelerinden biri olan hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4) gereğince, nafaka miktarı belirlenirken hem nafaka yükümlüsünün ödeme gücü hem de nafaka alacaklısının ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/9019 sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere, nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının kapsamlı bir şekilde araştırılması gerekmektedir. Bu araştırma yapılmadan, sadece tarafların beyanlarına dayanılarak nafaka miktarının belirlenmesi, Yargıtay tarafından bozma sebebi olarak kabul edilmektedir.
Nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınan ekonomik ve sosyal durum kriterleri şunlardır:
- Nafaka yükümlüsünün gelir durumu: Maaş, ticari kazanç, kira gelirleri, tarımsal gelirler ve diğer tüm gelir kaynakları
- Nafaka yükümlüsünün mal varlığı: Taşınmaz mallar, araçlar, banka hesapları, hisse senetleri ve diğer yatırım araçları
- Nafaka yükümlüsünün bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler: Yeni evlilik, diğer çocuklar, yaşlı ebeveynler
- Nafaka alacaklısının gelir durumu: Çalışma durumu, maaş, diğer gelir kaynakları
- Nafaka alacaklısının mal varlığı: Taşınmaz mallar, araçlar, banka hesapları
- Nafaka alacaklısının yaşam standardı: Evlilik süresince alışık olduğu yaşam standardı
- Çocukların özel ihtiyaçları: Eğitim, sağlık, özel yetenekler ve diğer özel durumlar
Nafaka miktarının artırılması davalarında ise, TMK m. 4'te düzenlenen hakkaniyet ilkesi gereğince, TÜİK'in yayınladığı ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) oranında artış yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2016/12167 sayılı kararında, davacının gelirinin olmadığı, davalının ise 3.000 TL geliri olduğu bir durumda, ÜFE oranından daha düşük bir oranda nafaka artırımı yapılmasının hatalı olduğuna hükmedilmiştir. Bu karar, nafaka artırım davalarında ekonomik koşulların ve enflasyonun dikkate alınması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Delil Türleri
Nafaka davalarında tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının ispatı için çeşitli delil türleri kullanılmaktadır. Mahkemeler, bu delilleri değerlendirerek hakkaniyete uygun bir nafaka miktarı belirlemeye çalışmaktadır.
Nafaka davalarında kullanılan başlıca delil türleri şunlardır:
1. Resmi Belgeler:
- Maaş bordroları ve işveren beyanları
- Banka hesap dökümleri ve kredi kartı ekstreleri
- Tapu kayıtları ve araç ruhsatları
- Vergi levhaları ve vergi beyannameleri
- SGK hizmet dökümleri ve emeklilik belgeleri
- Ticaret sicil kayıtları ve şirket bilançoları
2. Günlük Yaşam Giderlerini Gösteren Belgeler:
- Kira kontratları ve ödeme makbuzları
- Elektrik, su, doğalgaz ve telefon faturaları
- Eğitim kurumlarına yapılan ödemeler
- Sağlık harcamalarına ilişkin belgeler
- Kredi ve borç ödeme belgeleri
3. Tanık Beyanları:
- Aile üyelerinin beyanları
- İş arkadaşlarının beyanları
- Komşuların beyanları
- Sosyal çevreden kişilerin beyanları
4. Uzman Raporları:
- Sosyal inceleme raporları
- Ekonomik durum tespit raporları
- Çocukların ihtiyaçlarına ilişkin uzman raporları
Hatay'daki nafaka davalarında, özellikle tarım ve turizm sektöründe çalışanların gelirlerinin tespiti zor olabilmektedir. Bu gibi durumlarda mahkemeler, tanık beyanlarına ve yaşam standardı göstergelerine daha fazla önem vermektedir. Ayrıca, kayıt dışı çalışma durumlarında, SGK kayıtları olmasa bile fiili çalışma durumu ve kazanç miktarı tanık beyanları ile ispatlanabilmektedir.
Nafaka miktarının belirlenmesinde, tarafların ekonomik durumlarını gizleme çabaları da sıklıkla görülmektedir. Bu gibi durumlarda mahkemeler, tarafların yaşam standardını, sahip oldukları mal varlıklarını ve harcama alışkanlıklarını dikkate alarak gerçek ekonomik durumu tespit etmeye çalışmaktadır. Örneğin, resmi geliri düşük görünen ancak lüks bir yaşam süren nafaka yükümlüsünün gerçek ekonomik gücü, yaşam standardı göstergeleri üzerinden değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, Hatay'da açılan nafaka davalarında nafaka miktarının belirlenmesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının kapsamlı bir şekilde araştırılmasını gerektirmektedir. Bu araştırmada çeşitli delil türleri kullanılmakta ve hakkaniyete uygun bir nafaka miktarı belirlenmesi amaçlanmaktadır. Yargıtay kararları da, nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların durumlarının kapsamlı araştırılması ve ÜFE oranlarının dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır.
Özel Durumlarda Nafaka Uygulamaları
Nafaka davaları, standart boşanma süreçlerinin dışında bazı özel durumlarda farklı uygulamalara tabi olabilmektedir. Hatay'da ve Türkiye genelinde nafaka davalarında karşılaşılan bu özel durumlar, hem hak sahipleri hem de yükümlüler açısından bilinmesi gereken önemli hukuki detaylar içermektedir. Bu bölümde, reşit çocuklara nafaka verilmesi, dava sürecinde doğan çocuklar için nafaka uygulamaları ve nafakanın ödeme şekilleri gibi özel durumlar, güncel Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.
Reşit Çocuğa Nafaka
Türk hukuk sisteminde, çocuğun reşit olması (18 yaşını doldurması) durumunda ebeveynlerin bakım yükümlülüğünün sona ereceği genel bir kural olarak kabul edilse de, bu kuralın önemli bir istisnası bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 328. maddesi, eğitimi devam eden ergin çocuklara karşı ana ve babanın bakım yükümlülüğünün devam edeceğini açıkça düzenlemiştir.
Bu kapsamda, özellikle üniversite eğitimi gören reşit çocuklar için "yardım nafakası" talep edilebilmektedir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, eğitim hayatı devam eden ve ekonomik bağımsızlığını kazanamamış reşit çocukların nafaka taleplerini haklı bulmaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/10701 sayılı kararı, bu konuda önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu kararda Yargıtay, üniversite öğrencisi olan davacıya, polis memuru olan babanın nafaka ödemesi gerektiğine hükmetmiştir. Kararda özellikle vurgulanan husus, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun ihtiyaçları ile babanın gelir durumunun birlikte değerlendirilmesi gerektiğidir.
Reşit çocuğa nafaka bağlanabilmesi için aranan şartlar şunlardır:
- Çocuğun eğitiminin devam ediyor olması
- Çocuğun kendi geçimini sağlayacak ekonomik güce sahip olmaması
- Eğitimin makul bir süre içinde tamamlanabilecek olması
- Nafaka yükümlüsünün ekonomik gücünün yeterli olması
Hatay'da açılacak reşit çocuğa nafaka davalarında, çocuğun eğitim durumunu gösteren belgeler, eğitim masraflarını kanıtlayan faturalar ve çocuğun gelir durumunu gösteren belgeler mutlaka dava dilekçesine eklenmelidir.
Dava Sürecinde Doğan Çocuk İçin Nafaka
Boşanma davası sürecinde çocuk doğması durumunda, bu çocuğun nafaka hakkı özel bir durum oluşturmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesi uyarınca, boşanma davası süresince hakim geçici önlemleri kendiliğinden almakla yükümlüdür. Bu kapsamda, dava sürecinde doğan çocuk için de tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/3567 sayılı kararı, bu konuya açıklık getirmiştir. Bu karara göre, dava sırasında doğan çocuğa doğum tarihinden itibaren tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ise iştirak nafakası verilmelidir. Bu karar, dava sürecinde doğan çocukların nafaka haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Dava sürecinde doğan çocuk için nafaka talep edilirken dikkat edilmesi gereken hususlar:
- Çocuğun doğum belgesinin mahkemeye sunulması
- Doğum tarihinin açıkça belirtilmesi
- Tedbir nafakası talebinin açıkça dile getirilmesi
- Boşanma kararı kesinleştiğinde iştirak nafakasına dönüştürülmesi talebinin belirtilmesi
Hatay'daki aile mahkemeleri, dava sürecinde doğan çocuklar için nafaka taleplerini değerlendirirken, çocuğun ihtiyaçlarını ve tarafların ekonomik durumlarını göz önünde bulundurmaktadır.
Nafakanın Ödeme Şekli
Nafakanın ödeme şekli, nafaka davalarında önemli bir tartışma konusudur. Türk Medeni Kanunu'nun 176/1 maddesi, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceğini düzenlemiştir.
İrat biçiminde ödeme, nafakanın belirli periyotlarla (genellikle aylık olarak) ödenmesi anlamına gelirken, toptan ödeme ise nafakanın tek seferde ödenmesini ifade etmektedir. Uygulamada, nafakanın irat biçiminde ödenmesi daha yaygın olmakla birlikte, bazı durumlarda toptan ödeme şekli de tercih edilebilmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/8867 sayılı kararı, nafaka ödeme şeklinin belirlenmesinde dikkate alınması gereken kriterleri ortaya koymuştur. Bu karara göre, nafaka ödeme şeklinde tarafların ekonomik ve sosyal durumu ile evlilik süresi dikkate alınmalı, toptan ödeme imkanı değerlendirilmelidir.
Toptan ödemenin tercih edilebileceği durumlar:
- Nafaka yükümlüsünün yüksek miktarda birikmiş parası veya malvarlığı olması
- Nafaka alacaklısının acil ve yüksek miktarda paraya ihtiyaç duyması
- Kısa süreli evliliklerde yoksulluk nafakasının sınırlı bir süre için öngörülmesi
- Tarafların anlaşmalı olarak toptan ödemeyi talep etmeleri
Hatay'daki nafaka davalarında, nafakanın ödeme şekli belirlenirken, hakimler tarafların ekonomik durumlarını, nafakanın amacını ve ödeme şeklinin taraflar üzerindeki etkilerini değerlendirmektedir. Özellikle yoksulluk nafakasında, nafaka alacaklısının sürekli bir gelire ihtiyaç duyması nedeniyle genellikle irat biçiminde ödeme tercih edilmektedir.
Sonuç
Nafaka davaları, Türk hukuk sisteminde özel durumlar göz önünde bulundurularak çözüme kavuşturulmaktadır. Reşit çocuklara eğitimleri devam ettiği sürece nafaka bağlanabilmesi, dava sürecinde doğan çocukların nafaka haklarının korunması ve nafakanın ödeme şeklinin tarafların durumuna göre belirlenmesi, nafaka davalarının karmaşık yapısını ortaya koymaktadır. Hatay'da nafaka davası açacak veya nafaka yükümlüsü olacak kişilerin, bu özel durumları ve güncel Yargıtay kararlarını göz önünde bulundurmaları, hak kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Nafaka davalarında başarılı sonuçlar elde etmek için, konusunda uzman bir avukata danışmak ve dava sürecini profesyonel bir şekilde yönetmek, hem hak sahipleri hem de yükümlüler açısından en doğru yaklaşım olacaktır.