İtibar Zedeleyici İçeriklere Karşı Hukuki Yollar

İtibar Zedeleyici İçeriklere Karşı Hukuki Yollar

Dijital çağda itibarınızı zedeleyen içeriklerle karşılaştığınızda başvurabileceğiniz hukuki yollar nelerdir? İnternet ortamında yayılan olumsuz içerikler kişilik haklarınıza zarar verebilir, ticari itibarınızı zedeleyebilir veya haksız rekabete yol açabilir. Bu yazıda, itibar zedeleyici içeriklere karşı hukuki mücadele yöntemlerini, erişimin engellenmesi sürecini ve unutulma hakkının kapsamını detaylı olarak ele alıyoruz.

İtibar Zedelenmesinin Türleri ve Etkileri

İnternet çağında itibar, hem bireyler hem de kurumlar için en değerli varlıklardan biridir. Dijital ortamda yayılan içerikler, kişilerin ve şirketlerin itibarını hızla zedeleyebilmekte ve ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. İtibar zedelenmesi, farklı şekillerde ortaya çıkabilir ve çeşitli hukuki düzenlemeler kapsamında değerlendirilir. Bu bölümde, itibar zedelenmesinin türlerini, hukuki dayanaklarını ve yarattığı etkileri detaylı olarak inceleyeceğiz.

Kişilik Haklarına Saldırı

Kişilik haklarına saldırı, itibar zedelenmesinin en yaygın türlerinden biridir. Türk hukuk sisteminde kişilik hakları, Anayasa, Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu (TCK) ile koruma altına alınmıştır.

Hakaret ve İftira

TCK'nın 125. maddesi kapsamında hakaret suçu, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle kişinin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişinin cezalandırılmasını öngörür. İnternet ortamında yapılan hakaretler de bu kapsamda değerlendirilir ve üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılabilir.

İftira ise TCK'nın 267. maddesinde düzenlenmiştir. Bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat ederek, hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılmasına ya da idari bir yaptırım uygulanmasına neden olan kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal

TCK'nın 134. maddesi, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kişilere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi durumunda ise ceza artırılabilir. İnternet ortamında kişilerin izni olmadan özel fotoğraflarının veya videolarının paylaşılması bu kapsamda değerlendirilir.

Kişisel Verilerin Korunması

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi veya yayılması da itibar zedelenmesine yol açabilir. Bu tür ihlaller, hem idari para cezalarına hem de TCK'nın 135. maddesi uyarınca bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına neden olabilir.

Ticari İtibara Yönelik Saldırılar

Ticari itibarın zedelenmesi, şirketlerin piyasa değerini, müşteri ilişkilerini ve rekabet gücünü doğrudan etkileyebilir. Türk Ticaret Kanunu (TTK) bu konuda önemli düzenlemeler içermektedir.

Haksız Rekabet

TTK'nın 54. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar veya ticari uygulamalar yoluyla ekonomik rekabetin bozulmasını ifade eder. Özellikle:

  • Rakipler hakkında yanlış veya yanıltıcı bilgi yaymak
  • Rakiplerin ürünlerini, faaliyetlerini veya ticari işlerini kötülemek
  • Gerçek dışı veya yanıltıcı reklamlar yapmak

gibi eylemler haksız rekabet kapsamında değerlendirilir ve iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılabilir.

Ticari Unvana Tecavüz

TTK'nın 52. maddesi uyarınca, bir ticari unvanın haksız olarak kullanılması, ticari itibara yönelik bir saldırı olarak kabul edilir. Ticari unvanı haksız olarak kullanan kişi, haksız kullanımın durdurulması, maddi ve manevi tazminat ile karşı karşıya kalabilir.

Marka Hakkının İhlali

Marka hakkının ihlali, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında değerlendirilir. Bir markanın izinsiz kullanılması, taklit edilmesi veya kötülenmesi, marka sahibinin ticari itibarını zedeleyebilir. Bu tür ihlaller, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılabilir.

Telif Haklarının İhlali

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında korunan eserlerin izinsiz kullanılması, değiştirilmesi veya çoğaltılması, eser sahibinin hem ekonomik hem de manevi haklarını ihlal eder. FSEK'in 71. maddesi uyarınca, bu tür ihlaller bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.

Ekonomik ve Sosyal Etkiler

İtibar zedelenmesi, hem bireyler hem de kurumlar için ciddi ekonomik ve sosyal sonuçlar doğurabilir.

Ekonomik Etkiler

Ticari şirketler için itibar zedelenmesi:

  • Müşteri kaybı ve satışlarda düşüş: İtibarı zedelenen bir şirketin müşteri portföyü daralabilir ve satışları azalabilir.
  • Hisse değerinde düşüş: Halka açık şirketlerde itibar zedelenmesi, hisse değerinde ani düşüşlere neden olabilir.
  • Finansman zorluğu: İtibarı zedelenen şirketler, kredi almakta veya yatırımcı bulmakta zorlanabilir.
  • Reklam ve pazarlama maliyetlerinde artış: Zedelenen itibarı onarmak için yapılacak çalışmalar, ek maliyetler getirir.

Bireyler için itibar zedelenmesi:

  • İş kaybı veya iş bulma zorluğu: İtibarı zedelenen kişiler, mevcut işlerini kaybedebilir veya yeni iş bulmakta zorlanabilir.
  • Gelir kaybı: Özellikle itibarı mesleğiyle doğrudan ilişkili olan kişiler (avukatlar, doktorlar, danışmanlar vb.) için ciddi gelir kayıpları söz konusu olabilir.
  • Tazminat davaları: İtibarı zedelenen kişiler, maddi ve manevi tazminat talep edebilir, bu da karşı taraf için ekonomik yük oluşturur.

Sosyal Etkiler

  • Psikolojik etkiler: İtibarı zedelenen kişiler, depresyon, anksiyete ve sosyal izolasyon gibi psikolojik sorunlarla karşılaşabilir.
  • Sosyal ilişkilerde bozulma: İtibar zedelenmesi, kişinin aile, arkadaş ve sosyal çevresiyle ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
  • Toplumsal dışlanma: Özellikle küçük topluluklarda, itibarı zedelenen kişiler toplumsal dışlanmaya maruz kalabilir.
  • Güven kaybı: İtibarı zedelenen kişi veya kuruma karşı toplumsal güven azalır, bu da uzun vadede sosyal sermaye kaybına neden olur.

İtibar zedelenmesinin türleri ve etkileri, hukuki mücadele yöntemlerinin belirlenmesinde önemli rol oynar. Kişilik haklarına saldırı durumunda TCK hükümleri, ticari itibara yönelik saldırılarda ise TTK ve FSEK gibi kanunlar devreye girer. Her durumda, itibar zedelenmesinin ekonomik ve sosyal etkileri göz önünde bulundurularak, en uygun hukuki yolun seçilmesi gerekir.

Erişimin Engellenmesi Süreci ve Hukuki Dayanaklar

İnternet ortamında itibarınızı zedeleyen içeriklerle karşılaştığınızda, hukuki olarak başvurabileceğiniz en etkili yollardan biri erişimin engellenmesi talebidir. Bu süreç, Türk hukukunda belirli bir prosedüre tabi olup, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun çerçevesinde düzenlenmiştir. Bu bölümde, erişimin engellenmesi sürecinin nasıl işlediğini, başvuru usulünden uygulama aşamasına kadar detaylı olarak inceleyeceğiz.

Başvuru Usulü

Erişimin engellenmesi talebinde bulunmak için izlemeniz gereken ilk adım, yerleşim yerinizin bağlı olduğu Sulh Ceza Hakimliği'ne başvurmaktır. Bu başvuru sırasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar bulunmaktadır:

  1. Tam URL Adresi: Başvurunuzda, erişimin engellenmesini talep ettiğiniz içeriğin tam URL adresini belirtmeniz gerekmektedir. Genel site erişim engellemeleri yapılamadığından, spesifik olarak hangi içeriğin kişilik haklarınızı ihlal ettiğini net bir şekilde belirtmelisiniz.

  2. İhlal Açıklaması: Söz konusu içeriğin hangi açıdan kişilik haklarınızı ihlal ettiğini detaylı bir şekilde açıklamalısınız. Bu açıklama, hakimliğin değerlendirme sürecinde önemli bir rol oynayacaktır.

  3. Deliller: İddialarınızı destekleyecek delilleri başvurunuza eklemelisiniz. Bu deliller, içeriğin ekran görüntüleri, varsa tanık ifadeleri veya konuyla ilgili diğer belgeler olabilir.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin E:2021/20314, K:2021/14119 sayılı kararında belirtildiği üzere, URL'lerin http veya https uzantılı olması erişimin engellenmesi kararı için önemsizdir. Önemli olan, içeriğin tam adresinin doğru bir şekilde belirtilmesidir.

Hakimlik Değerlendirme Süreci

Sulh Ceza Hakimliği, erişimin engellenmesi talebini aldıktan sonra 24 saat içinde karara bağlamak zorundadır. Bu süreç içerisinde hakimlik, aşağıdaki kriterleri göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar:

  • Kişilik Haklarının İhlali: İçeriğin gerçekten kişilik haklarını ihlal edip etmediği
  • İçeriğin Güncelliği: İçeriğin güncel olup olmadığı ve güncelliğini yitirmiş içeriklerin unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmesi
  • Kamu Yararı: İçeriğin kamu yararı taşıyıp taşımadığı
  • İfade Özgürlüğü: İçeriğin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği

Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin E:2021/18614, K:2021/13212 sayılı kararında vurgulandığı üzere, erişimin engellenmesi taleplerinde uzman bilirkişi incelemesi zorunludur. Bu inceleme, içeriğin teknik olarak değerlendirilmesini ve kişilik haklarına yönelik ihlalin tespitini sağlar.

Hakimlik, değerlendirme sonucunda erişimin engellenmesi talebini kabul edebilir, kısmen kabul edebilir veya reddedebilir. Talebin reddedilmesi durumunda, karara karşı itiraz yolu açıktır.

Uygulama Aşaması

Sulh Ceza Hakimliği'nin erişimin engellenmesine karar vermesi halinde, bu karar Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne (ESB) iletilir. ESB, kararı aldıktan sonra 4 saat içinde uygulamakla yükümlüdür. Bu süreç şu şekilde işler:

  1. Kararın ESB'ye İletilmesi: Hakimlik kararı doğrudan ESB'ye iletir.
  2. Teknik Uygulama: ESB, ilgili URL'ye erişimi engellemek için gerekli teknik önlemleri alır.
  3. İçerik Sağlayıcıya Bildirim: Erişim engelleme kararı, içerik sağlayıcıya da bildirilir.

Burada önemle belirtilmesi gereken bir nokta, erişimin engellenmesi kararının içeriği tamamen silmediği, sadece Türkiye'den erişimi engellediğidir. Yani içerik hala internet ortamında var olmaya devam eder, ancak Türkiye'deki internet kullanıcıları bu içeriğe erişemez.

Erişimin engellenmesi kararının uygulanmasından sonra, içerik sağlayıcı veya yer sağlayıcı, içeriği tamamen kaldırma kararı alabilir. Bu durumda, ESB'ye başvurularak erişim engelinin kaldırılması talep edilebilir.

Erişimin engellenmesi süreci, itibar zedeleyici içeriklerle mücadelede etkili bir hukuki yol olmakla birlikte, bu sürecin doğru ve eksiksiz bir şekilde yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Başvuru aşamasında gerekli bilgi ve belgelerin eksiksiz sunulması, sürecin hızlı ve olumlu sonuçlanmasına katkı sağlayacaktır.

Ayrıca, erişimin engellenmesi talebinde bulunurken, ifade özgürlüğü ve kişilik hakları arasındaki hassas dengenin gözetilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Her içerik için erişim engeli talep edilemeyeceği gibi, kişilik haklarını ciddi şekilde ihlal eden içerikler için de bu yola başvurmaktan çekinilmemelidir.

Unutulma Hakkı ve Emsal Kararlar

Unutulma Hakkının Kapsamı

Dijital çağın getirdiği en önemli hukuki kavramlardan biri olan unutulma hakkı, bireylerin geçmişte yaşanan ve dijital ortamda yer alan olayların sürekli olarak hatırlatılmasına karşı korunmasını sağlayan temel bir haktır. Bu hak, kişilerin dijital geçmişlerini kontrol edebilmelerini ve güncelliğini yitirmiş, kamu yararı taşımayan içeriklerin erişime engellenmesini talep edebilmelerini mümkün kılar.

Unutulma hakkı, Türk hukuk sisteminde doğrudan bir kanuni düzenlemeye sahip olmasa da, Anayasa'nın 5, 17 ve 20. maddelerinden kaynaklanan bir hak olarak kabul edilmektedir. Bu maddeler sırasıyla devletin temel amaç ve görevlerini, kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını ve özel hayatın gizliliğini koruma altına almaktadır. Yargıtay'ın 2016/15510 E. ve 2017/5325 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, unutulma hakkı bu anayasal hükümlere dayanmaktadır.

Bu hakkın temelinde, kişilerin geçmişte yaşadıkları ve dijital ortamda yer alan olayların sürekli olarak hatırlatılmasının, onların toplumsal yaşama katılımını zorlaştırması ve yeni bir sayfa açma imkanını ellerinden alması düşüncesi yatmaktadır. Özellikle internet ortamında yer alan ve güncelliğini yitirmiş içerikler, kişilerin mesleki ve sosyal hayatlarını olumsuz etkileyebilmekte, itibarlarını zedeleyebilmektedir.

Değerlendirme Kriterleri

Unutulma hakkı kapsamında yapılan başvurularda, mahkemeler tarafından dikkate alınan belirli değerlendirme kriterleri bulunmaktadır. Bu kriterler, kişilik hakları ile ifade özgürlüğü arasındaki hassas dengeyi gözetmektedir:

  • İçeriğin güncelliği: İçeriğin yayınlanmasından bu yana geçen süre ve güncel bir değer taşıyıp taşımadığı değerlendirilir. Uzun süre önce yayınlanmış ve güncelliğini yitirmiş içerikler, unutulma hakkı kapsamında değerlendirilebilir.

  • Kamu yararı: İçeriğin toplumsal bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamu yararı taşıyıp taşımadığı incelenir. Kamu yararı taşıyan içerikler, genellikle erişime engellenmez.

  • Kişinin toplumsal statüsü: Başvuru sahibinin siyasetçi, kamu görevlisi veya tanınmış bir kişi olup olmadığı dikkate alınır. Kamusal figürler, özel kişilere göre daha yüksek düzeyde eleştiriye katlanmak durumundadır.

  • İçeriğin doğruluğu: İçeriğin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, yanıltıcı veya yanlış bilgiler içerip içermediği değerlendirilir.

  • Orantılılık ilkesi: Erişimin tamamen engellenmesi yerine, içeriğin anonimleştirilmesi veya arama motorlarının indeksinden çıkarılması gibi daha az kısıtlayıcı önlemlerin yeterli olup olmayacağı değerlendirilir.

Bu kriterlerin her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkemeler, bu değerlendirmeyi yaparken uzman bilirkişi görüşlerine de başvurmaktadır. Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin E:2021/18614, K:2021/13212 sayılı kararında belirtildiği üzere, erişimin engellenmesi taleplerinde uzman bilirkişi incelemesi zorunludur.

Önemli Yargı Kararları

Türk hukuk sisteminde unutulma hakkına ilişkin çeşitli emsal kararlar bulunmaktadır. Bu kararlar, unutulma hakkının kapsamını ve uygulanma koşullarını belirlemede önemli rol oynamaktadır:

Anayasa Mahkemesi'nin 2013/5653 başvuru numaralı, 03.03.2016 tarihli kararı, unutulma hakkını Türk hukukunda tanımlayan ilk karardır. Bu kararda AYM, dijital arşivlerde yer alan ve kişilerin şeref ve itibarını zedeleyen içeriklerin kolayca ulaşılabilir olmasının, kişilik haklarına sürekli bir müdahale oluşturduğunu belirtmiştir. Mahkeme, unutulma hakkını "üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital unutulmayı talep etme hakkı" olarak tanımlamıştır.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 2021/20743 E. ve 2021/16395 K. sayılı kararı, güncelliğini yitirmiş ve beraatle sonuçlanan haberlerin erişiminin engellenmesine ilişkin önemli bir emsal teşkil etmektedir. Bu kararda Yargıtay, kişi hakkında yapılan suç isnadının beraatle sonuçlanmasına rağmen, internet ortamında yer almaya devam eden haberlerin kişilik haklarını ihlal ettiğine hükmetmiştir.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2020/2249 E. ve 2021/1700 K. sayılı kararı ise, 14 yıl önce yayınlanan ve güncelliğini yitirmiş haberlere erişimin engellenmesine ilişkindir. Yargıtay bu kararında, haberin yayınlanmasından bu yana geçen sürenin uzunluğunu ve haberin güncel bir değer taşımadığını dikkate alarak, erişimin engellenmesi talebini haklı bulmuştur.

Bu emsal kararlar, unutulma hakkının Türk hukuk sistemindeki yerini sağlamlaştırmış ve uygulanma koşullarını netleştirmiştir. Ancak her somut olayın kendi özellikleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Mahkemeler, kişilik hakları ile ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi gözetmek durumundadır.

Unutulma hakkı kapsamında verilen erişimin engellenmesi kararlarının, içeriği tamamen silmediği, sadece Türkiye'den erişimi engellediği de bilinmelidir. Bu nedenle, uluslararası platformlarda veya VPN gibi araçlarla bu içeriklere erişim mümkün olabilmektedir. Bu durum, unutulma hakkının etkinliğini sınırlayan bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hukuki Mücadelede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

İnternet ortamında itibarınızı zedeleyen içeriklerle mücadele ederken, hukuki süreçlerin doğru yönetilmesi büyük önem taşır. Bu bölümde, itibar zedeleyici içeriklere karşı hukuki mücadelede dikkat edilmesi gereken temel hususları ele alacağız. Başarılı bir hukuki süreç için ifade özgürlüğü ve kişilik hakları arasındaki hassas dengenin gözetilmesi, orantılılık ilkesinin uygulanması ve pratik tavsiyelerin dikkate alınması gerekir.

İfade Özgürlüğü ve Kişilik Hakları Dengesi

İnternet ortamındaki içeriklere karşı hukuki mücadelede en kritik nokta, ifade özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki dengenin doğru kurulmasıdır. Türk hukuk sistemi, Anayasa'nın 5, 17 ve 20. maddelerinde güvence altına alınan kişilik haklarını korurken, aynı zamanda ifade özgürlüğünü de gözetmektedir.

Anayasa'nın 5. maddesi devletin temel amaç ve görevlerini, 17. maddesi kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını, 20. maddesi ise özel hayatın gizliliğini düzenlemektedir. Bu anayasal hükümler, unutulma hakkının da temel dayanağını oluşturmaktadır.

Mahkemeler, itibar zedeleyici içeriklere ilişkin başvuruları değerlendirirken şu kriterleri göz önünde bulundurur:

  • Kişinin toplumsal statüsü: Siyasetçiler, kamu görevlileri ve tanınmış kişiler, sıradan vatandaşlara göre eleştiriye daha açık kabul edilir.
  • İçeriğin niteliği: Haber değeri taşıyan, gerçeğe uygun ve kamu yararı içeren içerikler daha fazla korunur.
  • İçeriğin güncelliği: Güncelliğini yitirmiş içerikler, kişilik haklarının korunması lehine değerlendirilir.
  • İfadenin şekli ve üslubu: Hakaret içeren, aşağılayıcı veya gerçek dışı ifadeler koruma görmez.

Hukuki başvurularda bu dengenin gözetilmesi, başvurunun başarı şansını artıracaktır. Örneğin, tamamen ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek bir içerik için yapılan başvuru reddedilebilir.

Orantılılık İlkesi

İtibar zedeleyici içeriklere karşı hukuki mücadelede orantılılık ilkesi, alınacak tedbirlerin ihlal ile orantılı olmasını gerektirir. Bu ilke, hem başvuru aşamasında hem de mahkeme değerlendirmesinde önemli rol oynar.

Orantılılık ilkesi gereğince:

  • Tüm içeriğin kaldırılması yerine, sadece ihlal içeren kısımların kaldırılması talep edilebilir.
  • İçeriğin tamamen silinmesi yerine, anonimleştirme veya arama motorlarından indeksten çıkarılması gibi daha az müdahaleci yöntemler tercih edilebilir.
  • Genel site erişim engellemesi yerine, spesifik URL adreslerine yönelik erişim engelleme talep edilmelidir.

Mahkemeler, orantılılık ilkesi çerçevesinde, kişilik haklarının korunması için gerekli olan en az müdahaleci tedbiri tercih etmektedir. Bu nedenle, başvurularda da bu ilkeye uygun talepte bulunmak önemlidir.

Unutulmamalıdır ki, erişimin engellenmesi kararı içeriği tamamen silmez, sadece Türkiye'den erişimi engeller. Bu nedenle, içeriğin tamamen ortadan kaldırılması isteniyorsa, içerik sağlayıcıya da başvurulması gerekebilir.

Pratik Tavsiyeler

İtibar zedeleyici içeriklere karşı hukuki mücadelede başarılı olmak için aşağıdaki pratik tavsiyeleri dikkate almanız faydalı olacaktır:

  1. Delilleri eksiksiz toplayın: İtibarınızı zedeleyen içeriğin ekran görüntülerini alın, URL adresini kaydedin ve mümkünse içeriğin noter tasdikli tespitini yaptırın.

  2. URL spesifikliğine dikkat edin: Başvurularda genel site erişim engellemesi talep edilemez. Her bir ihlal içeren içerik için tam URL adresi ve ihlal açıklaması belirtilmelidir. Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin kararlarına göre, URL'lerin http/https uzantılı olması önemli değildir, ancak tam ve doğru URL adresinin belirtilmesi zorunludur.

  3. İhlali açıkça belirtin: Başvuruda, içeriğin hangi açıdan kişilik haklarınızı ihlal ettiğini, hangi ifadelerin gerçek dışı veya hakaret içerdiğini açıkça belirtin.

  4. Uzman desteği alın: Erişimin engellenmesi taleplerinde uzman bilirkişi incelemesi zorunludur. Bu nedenle, internet hukuku konusunda uzmanlaşmış bir avukattan destek almanız süreci hızlandıracaktır.

  5. Alternatif çözüm yollarını değerlendirin: Erişimin engellenmesi dışında, içerik sağlayıcıya doğrudan başvuru, tekzip hakkını kullanma veya tazminat davası açma gibi alternatif yolları da değerlendirin.

  6. İçerik-erişim farkını bilin: Erişimin engellenmesi kararı, içeriği tamamen ortadan kaldırmaz, sadece Türkiye'den erişimi engeller. Global erişimin engellenmesi için içerik sağlayıcıya veya ilgili ülkenin hukuk sistemine başvurmanız gerekebilir.

  7. Sürelere dikkat edin: Sulh Ceza Hakimliği'nin erişimin engellenmesi talebini 24 saat içinde karara bağlaması, Erişim Sağlayıcıları Birliği'nin ise kararı 4 saat içinde uygulaması gerekmektedir. Bu sürelerin takibini yapın.

Sonuç

İnternet ortamındaki itibar zedeleyici içeriklerle mücadele, hukuki bilgi ve stratejik yaklaşım gerektiren karmaşık bir süreçtir. İfade özgürlüğü ve kişilik hakları arasındaki hassas dengenin gözetilmesi, orantılılık ilkesinin uygulanması ve pratik tavsiyelerin dikkate alınması, bu mücadelede başarı şansını artıracaktır. Anayasa'nın 5, 17 ve 20. maddelerinde güvence altına alınan kişilik haklarının korunması için doğru hukuki adımların atılması, dijital çağda itibarınızı korumak için hayati önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, erişimin engellenmesi kararları sadece Türkiye sınırları içinde geçerlidir ve içeriğin tamamen ortadan kaldırılması için ek adımlar atılması gerekebilir. İtibar zedeleyici içeriklerle mücadelede, spesifik URL adreslerine yönelik, ihlali açıkça belirten ve orantılılık ilkesine uygun başvurular yaparak, dijital dünyadaki varlığınızı ve itibarınızı koruma altına alabilirsiniz.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.