Online Sözleşmelerin Geçerliliği ve Hukuki Boyutları

Online Sözleşmelerin Geçerliliği ve Hukuki Boyutları

Dijitalleşen dünyada, elektronik ortamda yapılan sözleşmelerin hukuki geçerliliği giderek önem kazanmaktadır. Bu makale, elektronik sözleşmelerin geçerliliği, şekil şartları, imza gereklilikleri gibi konuları kapsamlı bir şekilde ele alarak, konu hakkındaki temel bilgileri ve yasal çerçeveyi okuyuculara sunmaktadır.

Elektronik Sözleşmelerin Genel Hukuki Geçerliliği

Dijital çağın getirdiği yeniliklerle birlikte, elektronik ortamda kurulan sözleşmelerin hukuki geçerliliği önemli bir konu haline gelmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK), sözleşmelerin temel unsurlarını ve geçerlilik şartlarını düzenlerken, elektronik ortamda yapılan sözleşmeleri de kapsayacak şekilde geniş bir çerçeve çizmektedir.

TBK'nın temel prensibine göre, sözleşmeler tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla kurulmaktadır. Elektronik ortamda kurulan sözleşmelerin geçerliliği için de aynı temel prensipler geçerlidir. Bu kapsamda, bir elektronik sözleşmenin geçerli olabilmesi için şu temel şartların sağlanması gerekmektedir:

  • Tarafların fiil ehliyetine sahip olması
  • Sözleşme konusunun hukuka ve ahlaka uygun olması
  • Sözleşme konusunun imkânsız olmaması
  • İrade beyanlarının sağlıklı ve özgür olması

TBK madde 12 uyarınca, sözleşmeler kural olarak herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Bu durum, elektronik sözleşmelerin geçerliliği açısından önemli bir avantaj sağlamaktadır. Ancak, taraflar kendi aralarında bir şekil şartı belirleyebilir veya bazı sözleşme türleri için kanun özel bir şekil şartı öngörebilir.

Elektronik sözleşmelerde imza konusu, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu (EİK) ile düzenlenmiştir. EİK madde 5'e göre, güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukuki sonuçları doğurmaktadır. Bu düzenleme, TBK madde 15'teki eski düzenlemenin yarattığı el yazısı imza zorunluluğu sorununu ortadan kaldırmıştır.

Elektronik ortamda kurulan sözleşmelerin bir türü olan mesafeli sözleşmeler, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme, özellikle e-ticaret platformları üzerinden yapılan alışverişlerde tüketicilerin haklarını korumayı amaçlamaktadır.

Elektronik sözleşmelerin geçerliliği konusunda dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, sözleşmenin türüne göre farklı şekil şartlarının olabileceğidir. Örneğin, adi yazılı şekle tabi olan sözleşmeler elektronik ortamda güvenli elektronik imza ile yapılabilirken, resmi şekle tabi olan sözleşmeler (örneğin taşınmaz satış sözleşmeleri) için elektronik ortam yeterli olmamaktadır.

Günümüzde elektronik sözleşmelerin geçerliliği, teknolojik gelişmelere paralel olarak giderek daha fazla kabul görmektedir. Hukuk sistemimiz, elektronik ortamda yapılan işlemlerin güvenliğini ve geçerliliğini sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapmış ve klasik sözleşme hukukunun temel ilkelerini elektronik ortama uyarlamıştır. Bu düzenlemeler sayesinde, elektronik sözleşmeler günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş ve ticari hayatın hızlanmasına önemli katkılar sağlamıştır.

Elektronik Sözleşmelerde Şekil Şartları ve İmza Unsuru

Elektronik sözleşmelerin hukuki geçerliliği konusunda en önemli unsurlardan biri şekil şartları ve imza unsurudur. Türk Borçlar Kanunu'na göre sözleşmeler için genel bir şekil şartı öngörülmemiş olsa da, bazı sözleşme türleri için özel şekil şartları belirlenmiştir. Bu şekil şartları, elektronik ortamda yapılan sözleşmelerin geçerliliğini doğrudan etkilemektedir.

Resmi Şekil Şartı Gerektiren Sözleşmeler

Resmi şekil şartı gerektiren sözleşmeler, noter veya tapu gibi resmi kurumların katılımını zorunlu kılan sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmelerin elektronik ortamda kurulması mevcut mevzuat çerçevesinde mümkün değildir. Örneğin, taşınmaz satış sözleşmeleri elektronik ortamda geçerli bir şekilde kurulamaz. Bunun temel nedeni, resmi makamların fiziki varlığının ve denetiminin bu sözleşmelerin geçerliliği için zorunlu unsur olarak kabul edilmesidir.

Resmi şekil şartı gerektiren sözleşmelerin elektronik ortamda kurulabilmesi için mevzuatta özel bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Mevcut durumda böyle bir düzenleme bulunmadığından, bu tür sözleşmelerin elektronik ortamda kurulması hukuken geçersizdir.

Adi Yazılı Şekil Şartı Gerektiren Sözleşmeler

Adi yazılı şekil şartına tabi sözleşmeler, elektronik ortamda güvenli elektronik imza kullanılarak geçerli bir şekilde kurulabilir. Örneğin, kira sözleşmeleri elektronik ortamda yapılabilir ve geçerli kabul edilir. Bu tür sözleşmelerde güvenli elektronik imza, elle atılmış imza ile aynı hukuki sonuçları doğurur.

Elektronik imzanın hukuki sonuçları konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Eski mevzuattaki çelişkiler giderilerek, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ile güvenli elektronik imzanın elle atılmış imza ile aynı hukuki değere sahip olduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenleme, elektronik ticaretin gelişmesi ve dijital dönüşüm sürecinde önemli bir adım olmuştur.

Güvenli elektronik imzanın kullanımında bazı sınırlamalar mevcuttur:

  • Sadece adi yazılı şekle tabi sözleşmelerde kullanılabilir
  • Resmi şekil gerektiren işlemlerde geçerli değildir
  • İmza sahibinin kimliğini doğrulayabilir nitelikte olmalıdır
  • Elektronik imza sertifikası geçerli olmalıdır

Elektronik sözleşmelerde şekil şartları ve imza unsuru, sözleşmenin türüne göre farklılık göstermektedir. Adi yazılı şekle tabi sözleşmelerde elektronik imza kullanımı yaygınlaşırken, resmi şekil gerektiren sözleşmelerde geleneksel yöntemler halen geçerliliğini korumaktadır. Teknolojik gelişmeler ve hukuki düzenlemeler ışığında, gelecekte resmi şekil gerektiren sözleşmelerin de elektronik ortamda yapılabilmesine yönelik düzenlemeler beklenebilir.

Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar ve Denetimi

Elektronik ortamda yapılan sözleşmelerin yaygınlaşmasıyla birlikte, tüketici haklarının korunması ve sözleşmelerdeki haksız şartların denetimi önem kazanmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) madde 5, tüketici sözleşmelerindeki haksız şartların denetimini düzenlemektedir. Bu düzenleme, özellikle elektronik ortamda kurulan sözleşmelerde tüketicinin korunmasını amaçlamaktadır.

Haksız şart kavramı, tüketici ile müzakere edilmeden sözleşmeye dahil edilen ve dürüstlük kuralına aykırı biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarını ifade eder. TKHK'ya göre, bir sözleşme şartının haksız olarak nitelendirilebilmesi için iki temel unsurun bir arada bulunması gerekmektedir:

  • Şartın tüketici ile müzakere edilmeden sözleşmeye dahil edilmiş olması
  • Dürüstlük kuralına aykırı şekilde tüketici aleyhine dengesizlik oluşturması

Yargıtay'ın bu konudaki içtihatları incelendiğinde, müzakere edilmemiş şartların değerlendirilmesinde farklı yaklaşımlar görülmektedir. Bazı Yargıtay kararları, sadece müzakere edilmemiş olma durumunu haksız şart olarak değerlendirmek için yeterli bulurken, diğer kararlar dürüstlük kuralına aykırılık ve tüketici aleyhine dengesizlik oluşturma şartlarının da aranması gerektiğini vurgulamaktadır.

Elektronik sözleşmelerde sıklıkla karşılaşılan genel işlem şartları konusunda da özel düzenlemeler bulunmaktadır. Bu şartların açık ve anlaşılır olmaması durumunda, kanun koyucu tüketiciyi korumak amacıyla bunların tüketici lehine yorumlanacağını öngörmüştür. Bu düzenleme, özellikle internet üzerinden yapılan alışverişlerde tüketicinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

TKHK'nın getirdiği bir diğer önemli düzenleme, haksız şartların kesin hükümsüzlüğüdür. Bir sözleşme şartının haksız olduğunun tespit edilmesi durumunda, bu şart kesin olarak geçersiz sayılır. Ancak sözleşmenin diğer hükümleri geçerliliğini korur. Bu yaklaşım, hem tüketiciyi korumakta hem de ticari hayatın devamlılığını sağlamaktadır.

Elektronik ortamda kurulan tüketici sözleşmelerinde, haksız şartların denetimi üç aşamada gerçekleştirilir:

  • Yürürlük denetimi (sözleşmenin kurulması aşamasında)
  • İçerik denetimi (sözleşme şartlarının içeriğinin değerlendirilmesi)
  • Yorum denetimi (belirsiz şartların tüketici lehine yorumlanması)

Tüketici sözleşmelerindeki haksız şartların denetimi, elektronik ticaretin güvenilirliği ve sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahiptir. Bu denetim mekanizması, dijital ortamda gerçekleşen ticari işlemlerde tüketici haklarının korunmasını ve adil bir ticaret ortamının oluşturulmasını sağlamaktadır.

İnternet Üzerinden Yapılan Sözleşmelerin Geçerliliği

İnternet teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte, elektronik ortamda sözleşme yapma pratikleri günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu sözleşmelerin hukuki geçerliliği, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve diğer ilgili mevzuatlar çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Elektronik ortamda sözleşme yapılırken, hizmet sağlayıcıların önemli bilgilendirme yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülük kapsamında, sözleşmenin karşı tarafına ürün veya hizmetin temel özellikleri, fiyatı, ödeme ve teslimat koşulları gibi önemli bilgilerin açık ve anlaşılır şekilde sunulması gerekmektedir. Bilgilendirme yükümlülüğünün ihlali, sözleşmenin geçerliliğini etkileyebileceği gibi, hizmet sağlayıcı açısından idari yaptırımlara da yol açabilmektedir.

İnternet üzerinden yapılan sözleşmelerde taraf ehliyeti özel bir önem taşımaktadır. Geleneksel sözleşmelerin aksine, elektronik ortamda tarafların kimliklerinin ve ehliyet durumlarının tespiti daha zorlu bir süreçtir. Türk Medeni Kanunu'na göre, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişi, fiil ehliyetine sahiptir. Ancak küçükler ve kısıtlıların yaptığı sözleşmeler, yasal temsilcilerinin izni olmadıkça geçerlilik kazanmaz. Bu durum, özellikle e-ticaret platformlarında yaş doğrulama sistemlerinin önemini artırmaktadır.

Elektronik ortamda sözleşmelerin kurulması, klasik öneri ve kabul mekanizmasına dayanmaktadır. E-posta, web siteleri veya sosyal medya platformları üzerinden yapılan öneriler, karşı tarafın kabulüyle sözleşmenin kurulmasını sağlar. Önerinin bağlayıcılık süresi, iletişimin niteliğine göre değişiklik gösterebilir. Örneğin, anlık mesajlaşma yoluyla yapılan önerilerde süre daha kısayken, e-posta yoluyla yapılan önerilerde makul bir süre söz konusu olabilir.

Tüketici sözleşmeleri söz konusu olduğunda, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un mesafeli sözleşmelere ilişkin hükümleri devreye girmektedir. Bu kapsamda tüketicilere tanınan 14 günlük cayma hakkı, ön bilgilendirme yükümlülüğü ve sözleşmenin bir örneğinin tüketiciye verilmesi gibi koruyucu hükümler önem taşımaktadır.

Elektronik ortamda yapılan sözleşmelerin ispat kuvveti açısından, güvenli elektronik imza kullanımı önem taşımaktadır. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu uyarınca, güvenli elektronik imza ile imzalanan sözleşmeler, ıslak imzalı sözleşmelerle aynı hukuki sonuçları doğurmaktadır.

Bu makalede incelediğimiz tüm hususlar ışığında, elektronik ortamda yapılan sözleşmelerin geçerliliğinin, klasik sözleşme teorisinin dijital çağa adaptasyonu olduğunu söyleyebiliriz. Gerek şekil şartları, gerek taraf ehliyeti, gerekse bilgilendirme yükümlülükleri açısından, elektronik sözleşmelerin kendine özgü özellikleri bulunmakla birlikte, temel sözleşme hukuku prensipleri bu alanda da geçerliliğini korumaktadır. Teknolojinin gelişimiyle birlikte, elektronik sözleşmelerin hukuki çerçevesinin de sürekli olarak güncellenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.