Sosyal Medyada İçerik Engelleme Süreci

Sosyal Medyada İçerik Engelleme Süreci

İnternet ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, kişilik hakları ihlalleri de artış göstermiştir. Türk hukuk sisteminde, sosyal medyada içerik engelleme süreci belirli usul ve esaslara bağlanmıştır. Bu yazıda, internet ortamında yayınlanan içeriklere erişimin engellenmesi, içeriğin kaldırılması, yetkili merciler ve itiraz yolları detaylı olarak ele alınmaktadır.

Yasal Çerçeve ve Temel Kavramlar

İnternet ve sosyal medya platformlarının günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesiyle birlikte, bu mecralarda kişilik haklarına yönelik ihlaller de artış göstermiştir. Türk hukuk sisteminde, internet ortamında yapılan yayınlar ve bu yayınlar nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerine karşı başvurulabilecek hukuki yollar, belirli yasal düzenlemeler çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu düzenlemelerin başında 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun gelmektedir.

5651 sayılı Kanun, internet ortamında yapılan yayınların içerik, yer ve erişim sağlayıcıları ile ilgili sorumlulukları, içerik engelleme ve kaldırma prosedürlerini düzenleyen temel yasal metindir. Bu kanun, internet ortamında işlenen belirli suçlarla mücadele edilmesi ve kişilik haklarının korunması amacıyla çeşitli mekanizmalar öngörmektedir.

Kişilik Hakları İhlali

Kişilik hakları, bireyin kişiliğini oluşturan değerlerin tümünü kapsayan ve hukuk düzeni tarafından korunan haklardır. Bu haklar arasında şeref ve haysiyet, özel hayatın gizliliği, isim, resim ve ses gibi kişisel değerler yer almaktadır. İnternet ortamında yapılan yayınlar nedeniyle kişilik haklarının ihlal edilmesi durumunda, mağdurlar için çeşitli hukuki koruma yolları mevcuttur.

5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen kişilerin, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceğini düzenlemektedir. Ayrıca, doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de talep edebilirler.

Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, kişilerin geçmişteki olumsuz tecrübelerine dair haberlere kolaylıkla ulaşılması kişilik haklarını zedelemektedir. Ancak, kişilik hakları ihlali değerlendirilirken, ifade ve basın özgürlüğü ile kişilik hakları arasında hassas bir denge kurulması gerekmektedir. Özellikle kamu görevlileri ve kamusal faaliyette bulunan kişiler, eleştirilere karşı daha fazla tolerans göstermek durumundadır.

Kişilik hakları ihlalinde dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, marka hakları ile kişilik hakları arasındaki ayrımdır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, marka hakkı malvarlığına dair bir fikri mülkiyet hakkı olup, 5651 sayılı Kanun'da korunan "kişilik hakları" ise şahıs varlığına dair haklardır. Bu nedenle, marka hakkına tecavüz nedeniyle 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi gereği erişimin engellenmesine karar verilememektedir.

Erişim Engelleme ve İçerik Kaldırma

İnternet ortamında yapılan yayınlara karşı başvurulabilecek iki temel yöntem bulunmaktadır: erişimin engellenmesi ve içeriğin kaldırılması. Erişimin engellenmesi, ilgili içeriğe erişimin teknik olarak önlenmesini ifade ederken, içerik kaldırma ise yayının tamamen internet ortamından çıkarılmasını ifade etmektedir.

5651 sayılı Kanun'un 8. maddesi, erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesini düzenlemektedir. Bu madde kapsamında, katalog suçlar olarak adlandırılan belirli suçların internet ortamında işlendiği konusunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilebilmektedir. Bu kararı vermeye yetkili merciler arasında mahkemeler, savcılıklar ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bulunmaktadır.

Erişim engelleme kararları, kural olarak URL bazlı olarak verilmektedir. Yani sadece ihlal içeren içeriğe erişim engellenmektedir. Ancak, teknik olarak URL bazlı engellemenin mümkün olmadığı veya içerik kaldırılsa dahi ihlalin devam edeceği durumlarda, istisnai olarak tüm siteye erişim engellenebilmektedir.

5651 sayılı Kanun'un 9/A maddesi ise özel hayatın gizliliği ihlalinde erişim engelleme prosedürünü düzenlemektedir. Bu madde kapsamında, özel hayatın gizliliğini ihlal eden yayınlara ilişkin olarak, mağdurlar doğrudan BTK'ya başvurabilmektedir. BTK Başkanı, talebi uygun bulması halinde erişimin engellenmesi kararı verebilmekte ve bu karar, erişim sağlayıcılar tarafından dört saat içinde yerine getirilmektedir. Başvuran kişi, 24 saat içinde sulh ceza hâkimine başvurmak zorundadır. Hâkim, 48 saat içinde kararını vermezse, erişimin engellenmesi kararı kendiliğinden kalkmaktadır.

Erişim engelleme ve içerik kaldırma talepleri değerlendirilirken, ifade ve basın özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki denge gözetilmelidir. Özellikle kamusal nitelikte faaliyetlere ilişkin eleştiriler, ifade özgürlüğü kapsamında daha geniş bir korumadan yararlanmaktadır. Nitekim Yargıtay kararlarında da, doktorun estetik cerrahi operasyonları hakkında hastaların forum sitesinde yaptığı olumsuz yorumların, doktorun faaliyetinin kamusal nitelikte olması nedeniyle ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği görülmektedir.

Sonuç olarak, internet ortamında kişilik haklarının korunması için öngörülen erişim engelleme ve içerik kaldırma mekanizmaları, 5651 sayılı Kanun çerçevesinde düzenlenmekte olup, bu mekanizmaların uygulanmasında ifade ve basın özgürlüğü ile kişilik hakları arasında adil bir denge kurulması büyük önem taşımaktadır.

Erişim Engelleme ve İçerik Kaldırma Prosedürü

Sosyal medya ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, kişilik hakları ihlalleri de artış göstermiştir. Bu ihlallere karşı hukuki koruma mekanizmalarından biri olan erişim engelleme ve içerik kaldırma prosedürleri, 5651 sayılı Kanun çerçevesinde düzenlenmiştir. Bu bölümde, sosyal medyada içerik engelleme sürecinin nasıl işlediği, başvuru aşamasından kararın uygulanmasına kadar detaylı olarak ele alınacaktır.

Başvuru Süreci

Sosyal medya platformlarında veya internet ortamında kişilik haklarının ihlal edildiğini düşünen kişiler için başvuru süreci iki farklı yolla ilerleyebilir:

1. İçerik veya Yer Sağlayıcıya Başvuru: Kişilik hakları ihlal edilen bireyler, öncelikle doğrudan içerik sağlayıcıya veya yer sağlayıcıya başvurarak içeriğin kaldırılmasını talep edebilirler. Bu yöntem, mahkeme sürecine gerek kalmadan çözüm sağlayabilir. İçerik veya yer sağlayıcı, kendisine ulaşan talebi 24 saat içinde değerlendirmek ve yanıtlamak zorundadır.

2. Doğrudan Sulh Ceza Hakimliğine Başvuru: İçerik veya yer sağlayıcıya başvuru yapmadan da doğrudan sulh ceza hakimliğine başvurulabilir. Başvuruda, ihlale neden olan içeriğin tam URL adresi, ihlal iddiasına ilişkin açıklamalar ve kimlik bilgileri yer almalıdır. Başvuru dilekçesinde, içeriğin hangi açıdan kişilik haklarını ihlal ettiği açıkça belirtilmelidir.

Özel Hayatın Gizliliği İhlallerinde Başvuru: 5651 sayılı Kanun'un 9/A maddesi kapsamında, özel hayatın gizliliğini ihlal eden içerikler için farklı bir prosedür uygulanır. Bu durumda mağdur, doğrudan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na (BTK) başvurabilir. BTK, talebi değerlendirerek erişim sağlayıcılara iletir ve erişim sağlayıcılar bu talebi 4 saat içinde uygulamak zorundadır. Ancak başvuran kişi, BTK'ya başvurduktan sonra 24 saat içinde sulh ceza hakimliğine başvurmalıdır. Aksi takdirde tedbir kendiliğinden kalkar.

Yetkili Mahkeme: Erişim engelleme taleplerinde yetkili mahkeme, CMK m.12/5 uyarınca belirlenir. Buna göre, içerik veya yer sağlayıcının resmi merkez adresinin bulunduğu yer mahkemesi veya mağdurun yaşadığı ya da yerleşik olduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bu düzenleme, mağdurlara başvuru konusunda kolaylık sağlamaktadır.

Karar Verilmesi ve Uygulanması

Erişim engelleme talebini alan sulh ceza hakimi, 5651 s.K. m.9/6 uyarınca talebi 24 saat içinde inceleyerek karara bağlamak zorundadır. Hakim, kararını verirken şu hususları değerlendirir:

  1. İçeriğin kişilik haklarını ihlal edip etmediği
  2. İfade ve basın özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki denge
  3. İçeriğin kamu yararı taşıyıp taşımadığı
  4. İçeriğin güncel ve gerçek olup olmadığı

Hakim, erişim engelleme kararı verirken 5651 s.K. m.9/4 uyarınca, öncelikle sadece ihlal içeren URL adresine erişimin engellenmesine karar verir. Bu, ifade özgürlüğünün korunması açısından önemli bir ilkedir. Ancak teknik olarak URL bazlı engelleme mümkün değilse veya ihlalin engellenmesi için yeterli olmayacaksa, zorunlu hallerde sitenin tamamına erişim engellenebilir.

Kararın Uygulanması: Erişim engelleme kararı, Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne (ESB) gönderilir. ESB, kararı derhal ve en geç 4 saat içinde tüm erişim sağlayıcılara iletir. Erişim sağlayıcılar da kararı aldıktan sonra derhal, en geç 4 saat içinde yerine getirmekle yükümlüdür.

Diğer Sitelerdeki İçerikler: 5651 s.K. m.9/9 uyarınca, hakkında erişim engelleme kararı verilen yayın, başka internet adreslerinde de yayınlanıyorsa, mağdur, mahkemeye başvurarak daha önce verilmiş olan kararın bu adresler için de uygulanmasını isteyebilir. Bu düzenleme, içeriğin farklı platformlarda yayılmasını engellemek amacıyla getirilmiştir.

İçeriğin Kaldırılması Durumu: Erişim engelleme kararı verildikten sonra içerik yayından kaldırılırsa, erişim engelleme kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. İçerik veya yer sağlayıcı, içeriği kaldırdığını ESB'ye bildirir ve ESB de erişim sağlayıcılara durumu ileterek erişim engelinin kaldırılmasını sağlar.

İtiraz Süreci: Erişim engelleme kararına karşı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir. İtiraz, kararı veren hakimliğin bulunduğu yerdeki diğer sulh ceza hakimliğine yapılır ve itiraz üzerine verilen karar kesindir.

Sosyal medyada içerik engelleme prosedürü, kişilik hakları ile ifade özgürlüğü arasında hassas bir denge gözetilerek uygulanmalıdır. Başvuru sürecinden kararın uygulanmasına kadar her aşamada, hukuki güvencelerin sağlanması ve temel hakların korunması esastır.

Yetkili Merciler ve İtiraz Yolları

Sosyal medyada içerik engelleme sürecinde, hangi mercilerin yetkili olduğu ve itiraz yollarının nasıl işlediği, hak arama özgürlüğü açısından büyük önem taşımaktadır. 5651 sayılı Kanun çerçevesinde düzenlenen bu süreçte, başvuru yapılacak makamlar ve itiraz mekanizmaları belirli kurallara bağlanmıştır.

Erişim Engelleme Kararı Vermeye Yetkili Merciler

Sosyal medya ve internet ortamında yayınlanan içeriklere erişimin engellenmesi veya içeriğin kaldırılması taleplerinde yetkili merciler farklı durumlara göre değişiklik göstermektedir:

  • Sulh Ceza Hakimlikleri: 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi kapsamında, kişilik haklarının ihlali durumunda erişim engelleme kararı vermeye yetkili temel yargı merciidir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2013/10004 sayılı kararında da belirtildiği üzere, internet ortamındaki yayınlar nedeniyle kişilik haklarının ihlali durumunda görevli mahkeme, 5651 sayılı yasa gereği sulh ceza hakimliğidir.

  • Soruşturma Aşamasında: Hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından erişim engelleme kararı verilebilir. Savcı tarafından verilen kararlar 24 saat içinde hâkim onayına sunulmalıdır.

  • Kovuşturma Aşamasında: Davaya bakan mahkeme tarafından erişim engelleme kararı verilebilir.

  • Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı: Katalog suçlar kapsamında re'sen erişim engelleme kararı verebilir. Ayrıca, özel hayatın gizliliğinin ihlali durumlarında, mağdurlar doğrudan BTK'ya başvurabilir.

Yetkili Mahkemenin Belirlenmesi

Erişim engelleme taleplerinde yetkili mahkemenin belirlenmesi konusu, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 12/5 maddesi çerçevesinde düzenlenmiştir. Buna göre:

  • İçerik veya yer sağlayıcının resmi merkez adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
  • Alternatif olarak, mağdurun yaşadığı veya yerleşik olduğu yer mahkemesi de yetkili kabul edilmektedir.

Bu düzenleme, mağdurlara hak arama konusunda kolaylık sağlamakta ve uzak mesafelerdeki mahkemelere başvuru zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır.

İtiraz Yolları ve Süreci

Erişim engelleme kararlarına karşı itiraz yolları, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre düzenlenmiştir. CMK'nın 268. maddesine göre, itiraz, kararın öğrenildiği günden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. İtiraz sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

  • İtiraz, kararı veren hakimliğe veya mahkemeye yapılır.
  • İtiraz dilekçesinde, itiraz nedenleri ve talep açıkça belirtilmelidir.
  • Kararı veren merci, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; aksi halde itirazı incelemeye yetkili mercie gönderir.
  • İtirazı incelemeye yetkili merci, kararını üç gün içinde verir.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2019/7235 sayılı kararında belirtildiği üzere, erişim engelleme kararına itiraz, karardan haberdar olunduğu tarihten itibaren yapılabilir ve itiraz eden tarafın yetkili olup olmadığı mahkemece araştırılmalıdır.

Önemli Yargı Kararları ve İçtihatlar

Erişim engelleme ve itiraz süreçlerinde, yargı kararları önemli yol göstericiler olarak karşımıza çıkmaktadır:

  • Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2017/5325 sayılı kararı: Bu kararda, kişilerin istememesine rağmen geçmişteki olumsuz tecrübelerine dair haberlere kolaylıkla ulaşılmasının kişilik haklarını zedelediği vurgulanmıştır. Bu karar, "unutulma hakkı" kapsamında erişim engelleme taleplerinin değerlendirilmesinde önemli bir içtihat oluşturmaktadır.

  • Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2015/6748 sayılı kararı: 5651 sayılı Kanun'un 9/1 ve 9/3 maddeleri kapsamında, internet sitesi ve sosyal medya hesabında kişinin mesleki onur ve şerefini tahkir eden yayınlara erişimin engellenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu karar, mesleki itibarın korunması açısından önemli bir emsal teşkil etmektedir.

BTK Başkanı'nın Kararlarına İtiraz

BTK Başkanı'nın katalog suçlar kapsamında verdiği kararlara karşı doğrudan bir itiraz yolu bulunmamaktadır. Ancak, bu kararların uygulanması sırasında hak ihlali oluştuğu düşünülüyorsa, idari yargı yoluna başvurulabilir veya Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılabilir.

Anayasa Mahkemesi'nin İptal Kararı ve Etkileri

Anayasa Mahkemesi'nin 10 Ekim 2024 tarihinde yürürlüğe giren iptal kararıyla, sulh ceza hakimliklerinin 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi kapsamındaki yetkileri sona ermiştir. Bu karar, erişim engelleme süreçlerinde önemli değişikliklere yol açmış olup, yeni yasal düzenlemeler yapılana kadar bu alanda bir belirsizlik söz konusudur.

Sosyal medyada içerik engelleme süreçlerinde yetkili mercilere başvuru ve itiraz yollarının doğru şekilde kullanılması, hem kişilik haklarının korunması hem de ifade özgürlüğünün zedelenmemesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, hak sahiplerinin yasal süreçleri iyi bilmesi ve gerektiğinde hukuki danışmanlık alması tavsiye edilmektedir.

Özel Durumlar ve Mahkeme İçtihatları

Sosyal medyada içerik engelleme sürecinde, bazı özel durumlar ve mahkeme içtihatları uygulamaya yön vermektedir. Bu bölümde, erişim engelleme kararlarında basın ve ifade özgürlüğü dengesi ile marka hakları ve kişilik hakları arasındaki ayrım, yüksek mahkeme kararları ışığında incelenecektir.

Basın ve İfade Özgürlüğü Dengesi

İnternet ortamında yayınlanan içeriklere erişimin engellenmesi talepleri değerlendirilirken, kişilik hakları ile ifade ve basın özgürlüğü arasında hassas bir denge kurulması gerekmektedir. Yargıtay'ın bu konudaki içtihatları, erişim engelleme kararlarının verilmesinde önemli kriterler sunmaktadır.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin K.2020/13553 sayılı kararı, bu dengenin nasıl kurulması gerektiğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu kararda, bir doktorun estetik cerrahi operasyonları hakkında hastaların forum sitesinde yaptığı olumsuz yorumların kaldırılması talebi reddedilmiştir. Yargıtay, doktorun faaliyetinin kamusal nitelikte olduğunu ve hastaların eleştirilerinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Kararda özellikle, yorumların doktorun kişisel hayatını değil, mesleki uygulamalarını hedef aldığı belirtilmiştir.

Benzer şekilde, Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 2021/20743 E., 2021/16395 K. sayılı kararında, ölen bir çocuğun tedavi sürecindeki hataları anlatan habere erişim engellenmesi talebinin reddedilmesi hukuka uygun bulunmuştur. Yargıtay, haberde kişinin isim ve kimlik bilgilerine yer verilmemesi, haberin somut olaya dayanması ve basın özgürlüğü sınırları içinde kalması nedeniyle erişim engelleme kararının hukuka uygun olmadığına hükmetmiştir.

Bu kararlar, erişim engelleme taleplerinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken önemli kriterleri ortaya koymaktadır:

  • İçeriğin kamusal bir faaliyet veya kamu yararını ilgilendiren bir konuya ilişkin olup olmadığı
  • Eleştirilerin kişisel hayata mı yoksa mesleki uygulamalara mı yönelik olduğu
  • Haberde kişinin kimlik bilgilerinin açıkça belirtilip belirtilmediği
  • İçeriğin somut olaylara dayanıp dayanmadığı

Yargıtay içtihatları, kamu görevlilerinin ve kamusal faaliyette bulunan kişilerin, ifade ve basın özgürlüğü yönünden, sıradan kişilere nazaran daha fazla eleştiriye açık olmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, bu kişilere yönelik eleştirilerin erişime engellenmesi taleplerinde daha yüksek bir eşik uygulanmaktadır.

Marka Hakları ve Kişilik Hakları Ayrımı

Erişim engelleme taleplerinde karşılaşılan bir diğer önemli konu, marka hakları ile kişilik hakları arasındaki ayrımdır. Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin K.2018/8236 sayılı kararı, bu ayrımı net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bu kararda Yargıtay, 5651 sayılı Kanun'un uygulanabilmesi için iki temel koşulun varlığını aramaktadır:

  1. İnternet ortamında yapılan bir yayın olması
  2. Yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edilmesi

Marka hakkına tecavüz iddialarında ise durum farklıdır. Yargıtay'a göre, marka hakkı, malvarlığına dair bir fikri mülkiyet hakkıdır. Buna karşılık, 5651 sayılı Kanun'da korunan "kişilik hakları" ise şahıs varlığına dair haklardır. Bu nedenle, marka hakkına tecavüz nedeniyle 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi gereği erişimin engellenmesine karar verilemeyeceği belirtilmiştir.

Bu karar, erişim engelleme taleplerinde hangi hakların korunduğunu açıkça ortaya koymaktadır. 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi kapsamında korunan haklar:

  • Şeref ve haysiyet
  • Özel hayatın gizliliği
  • Kişisel veriler
  • İsim ve resim hakkı gibi şahıs varlığına ilişkin haklardır

Marka, patent, telif hakkı gibi fikri mülkiyet hakları ihlallerinde ise 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi kapsamında erişim engelleme kararı verilememektedir. Bu tür ihlallerde, ilgili fikri mülkiyet mevzuatında öngörülen hukuki yollara başvurulması gerekmektedir.

Önemli bir gelişme olarak, Anayasa Mahkemesi'nin 10 Ekim 2024 tarihinde yürürlüğe giren iptal kararıyla, sulh ceza hâkimliklerinin 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi kapsamındaki yetkileri sona ermiştir. Bu karar, erişim engelleme taleplerinin değerlendirilmesinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmektedir.

Sosyal medyada içerik engelleme sürecinde, kişilik hakları ile ifade özgürlüğü arasındaki dengenin korunması büyük önem taşımaktadır. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları, bu süreçte uygulanacak kriterleri belirlemekte ve hukuki çerçeveyi şekillendirmektedir. İnternet ortamında kişilik haklarının korunması ile ifade ve basın özgürlüğünün sınırlandırılmaması arasındaki hassas denge, her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Erişim engelleme kararları verilirken, demokratik toplumun temel değerlerinden olan ifade özgürlüğünün özüne dokunulmaması ve orantılılık ilkesine uyulması esastır. Bu bağlamda, mahkeme içtihatları, uygulamacılar için yol gösterici nitelikte olup, sosyal medyada içerik engelleme sürecinin hukuka uygun şekilde yürütülmesinde belirleyici rol oynamaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.