
Unutulma Hakkı ve İçerik Sildirme
Dijital çağda, geçmişte yayınlanan ve güncelliğini yitirmiş içerikler kişilerin hayatını olumsuz etkileyebilmektedir. Unutulma hakkı, bireylerin dijital geçmişlerini kontrol etmelerini ve itibarlarını korumalarını sağlayan önemli bir hukuki araçtır. Bu makale, unutulma hakkının kapsamı, yasal dayanakları, uygulama yöntemleri ve önemli yargı kararlarını ele almaktadır.
Unutulma Hakkı Kavramı ve Yasal Düzenlemeler
Unutulma Hakkının Tanımı
Dijital çağın getirdiği en önemli hukuki kavramlardan biri olan unutulma hakkı, kişilerin geçmişte hukuka uygun olarak yayılmış bilgilerinin (fotoğraf, video, haber vb.) zaman geçtikten sonra kaldırılmasını veya arama motorlarında listelenmemesini isteme hakkı olarak tanımlanmaktadır. Bu hak, bireylerin dijital kimliklerini ve itibarlarını koruma altına alan, geçmişlerini kontrol edebilmelerine olanak sağlayan temel bir hukuki araçtır.
Unutulma hakkı, özünde iki boyutlu bir yapıya sahiptir. Pozitif boyutu, bireyin kendi geçmişini kontrol edebilmesini sağlarken; negatif boyutu ise kişinin unutulmayı isteme hakkını ifade eder. Bu hak, kişinin manevi bütünlüğünün korunması ve geleceğe yönelik yaşamını şekillendirme özgürlüğü açısından kritik öneme sahiptir.
Unutulma hakkı mutlak bir hak değildir. Toplumun üstün menfaati ile bireysel haklar arasında hassas bir denge kurulması gerekmektedir. Özellikle kamusal figürler, siyasetçiler veya toplumsal olaylarda rol oynayan kişiler söz konusu olduğunda, kamuoyunun bilgi alma hakkı ile kişisel haklar arasındaki dengenin gözetilmesi zorunludur. Ancak sıradan vatandaşlar için, özellikle güncelliğini yitirmiş ve kamu yararı taşımayan bilgilerin erişilebilir olması, kişilik haklarının ihlali anlamına gelebilmektedir.
Avrupa ve Türkiye'deki Yasal Çerçeve
Unutulma hakkı kavramı, ilk olarak Avrupa hukuk sisteminde somut bir biçimde tanınmıştır. Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın (ABAD) 13 Mayıs 2014 tarihli kararı, bu alandaki ilk önemli adım olarak kabul edilmektedir. Bu kararda, İspanyol vatandaşı Mario Costeja González'in Google'a karşı açtığı davada, arama motorlarının kişisel verilerin işlenmesinden sorumlu olduğu ve bireylerin belirli koşullar altında kendileriyle ilgili sonuçların kaldırılmasını talep edebileceği hükme bağlanmıştır.
Avrupa Birliği mevzuatında unutulma hakkı, GDPR'ın 17. maddesinde "Right to erasure" (Silme hakkı) başlığı altında düzenlenmiştir. Bu madde, veri sahiplerine belirli koşullar altında kişisel verilerinin silinmesini talep etme hakkı tanımaktadır. GDPR, veri sorumlusunun, veri sahibinin talebi üzerine gereksiz gecikme olmaksızın kişisel verileri silme yükümlülüğünü açıkça düzenlemektedir.
Türkiye'deki yasal çerçeveye baktığımızda, unutulma hakkı doğrudan bir kanun maddesiyle düzenlenmemiş olsa da, çeşitli yasal düzenlemeler ve yargı kararları ile tanınmış ve korunmaktadır. Bu hakkın temel dayanakları şunlardır:
Anayasa'nın 20. maddesi: Özel hayatın gizliliğini düzenleyen bu madde, unutulma hakkının anayasal temelini oluşturmaktadır. Maddenin üçüncü fıkrasında "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir" ifadesi yer almaktadır.
5651 sayılı İnternet Kanunu: İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesini amaçlayan bu kanun, kişilik haklarının ihlali durumunda içeriğe erişimin engellenmesi talebinde bulunma hakkını düzenlemektedir.
7253 sayılı Kanun: 1 Ekim 2020'de yürürlüğe giren bu kanun, 5651 sayılı Kanun'da değişiklik yaparak unutulma hakkının uygulanmasına ilişkin yeni düzenlemeler getirmiştir. Bu değişiklikle, sosyal ağ sağlayıcılarına kişilik haklarını ihlal eden içeriklerin kaldırılması konusunda yeni yükümlülükler getirilmiştir.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK): 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren bu kanun, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumayı amaçlamaktadır. KVKK'nın 7. maddesi, kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesini düzenlemektedir.
Türk hukuk sisteminde unutulma hakkı, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarıyla da güvence altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin 2013/5653 başvuru numaralı ve 3/3/2016 tarihli N.B.B. kararında, unutulma hakkı Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen "kişinin manevi varlığının korunması" ve 20. maddesinde düzenlenen "özel hayatın gizliliği" hakları kapsamında değerlendirilmiştir.
Yargıtay'ın 2016/15510 E. 2017/5325 K. sayılı kararında ise unutulma hakkı, Anayasa'nın 5. maddesindeki "insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" yükümlülüğü, 17. maddedeki şeref ve itibarın korunması hakkı ve 20. maddedeki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı çerçevesinde ele alınmıştır.
Unutulma hakkının uygulanmasında, içeriğin tamamen kaldırılması ile arama motorlarında listelenmemesi arasında önemli bir ayrım bulunmaktadır. İçeriğin tamamen kaldırılması için web sitesi yöneticisine veya Sulh Ceza Hâkimliği'ne başvurulması gerekirken, arama motorlarında listelenmemesi için Google, Bing gibi arama motorlarının içerik kaldırma formları kullanılabilmektedir. Bu iki yöntem arasındaki tercih, ihlal edilen hakkın niteliği ve kapsamına göre değişiklik gösterebilmektedir.
Unutulma Hakkı ve İçerik Kaldırma Yöntemleri
Dijital dünyada kişisel verilerin korunması ve kişilik haklarının ihlali durumunda başvurulabilecek çeşitli hukuki yollar bulunmaktadır. Unutulma hakkı kapsamında, kişiler hakkında internet ortamında yer alan ve güncelliğini yitirmiş, kişilik haklarını zedeleyen içeriklerin kaldırılması veya bu içeriklere erişimin engellenmesi talep edilebilir. Bu bölümde, içerik kaldırma ve erişim engelleme yöntemlerini detaylı olarak inceleyeceğiz.
Arama Motorlarından İçerik Kaldırma
Arama motorları, internet üzerindeki içeriklere erişimin en yaygın yoludur. Kişilik haklarını ihlal eden içeriklerin arama motorlarından kaldırılması, bu içeriklere erişimi önemli ölçüde sınırlandırabilir. Bu kapsamda:
Google İçerik Kaldırma Prosedürü, unutulma hakkı kapsamında en sık başvurulan yöntemlerden biridir. Bu prosedür şu adımları içerir:
- Google'ın resmi talep formunun doldurulması
- Kaldırılması istenen içeriklerin URL adreslerinin belirtilmesi
- İçeriğin neden kişilik haklarını ihlal ettiğine dair detaylı açıklama yapılması
- Gerekli belgelerin eklenmesi (kimlik belgesi, mahkeme kararı vb.)
- Google'ın incelemesi sonucunda karar verilmesi
Arama motorlarından içerik kaldırma talebinde bulunurken dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vardır:
- İçerik kaldırma talebi, ifade özgürlüğü ve kamusal bilgiye erişim hakkı ile dengelenerek değerlendirilir.
- Talep edilen içeriğin kişilik haklarını ihlal ettiğinin açıkça gösterilmesi gerekir.
- İçeriğin güncelliğini yitirmiş olması ve kamu yararının bulunmaması önemli kriterlerdir.
- Arama motorundan içerik kaldırıldığında, içerik ana kaynaktan silinmez, sadece arama sonuçlarında görünmez hale gelir.
Arama motorlarından içerik kaldırma, içeriğin tamamen silinmesinden farklıdır. Bu yöntemde, içerik orijinal kaynakta varlığını sürdürür, ancak arama sonuçlarında listelenmez. Bu durum, kişinin dijital itibarını korurken, bilginin tamamen yok edilmesini önler.
Sulh Ceza Hakimliği Yoluyla Erişim Engelleme
İnternet ortamındaki içeriklere erişimin engellenmesi için Türkiye'de en etkili yöntem, 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi kapsamında Sulh Ceza Hakimliği'ne başvurmaktır. Bu madde, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin başvuru yapabilmesini düzenlemektedir.
Sulh Ceza Hakimliği'ne başvuru süreci şu şekilde işler:
- Kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebilir.
- İçerik veya yer sağlayıcı, talebi en geç 24 saat içinde cevaplandırır.
- Talebin reddedilmesi veya cevapsız kalması durumunda, kişi yerleşim yeri Sulh Ceza Hakimliği'ne erişimin engellenmesi talebiyle başvurabilir.
- Hakimlik, talebi en geç 24 saat içinde karara bağlar ve doğrudan Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne gönderir.
- Erişim Sağlayıcıları Birliği, kararı derhal ve en geç 4 saat içinde yerine getirir.
Sulh Ceza Hakimliği'ne yapılan başvurularda dikkat edilmesi gereken hususlar:
- Başvuruda, erişimin engellenmesi istenen içeriğin tam URL adresi belirtilmelidir.
- İçeriğin kişilik haklarını nasıl ihlal ettiği detaylı olarak açıklanmalıdır.
- Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin E:2021/20314, K:2021/14119 sayılı kararına göre, URL adreslerinin "http" veya "https" uzantılı olması, erişimin engellenmesi kararı verilmesi açısından önemli değildir. Bu teknik detaylar kararın infazı sırasında dikkate alınır.
- Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin E:2021/18614, K:2021/13212 sayılı kararı uyarınca, URL adreslerindeki içeriklere erişilip erişilemediği ve içeriklerin niteliği konusunda uzman bilirkişi incelemesi yapılması zorunludur.
Erişimin engellenmesi kararı verilirken, hakimlik tarafından şu kriterler değerlendirilir:
- İçeriğin kişilik haklarını ihlal edip etmediği
- İçeriğin güncelliğini yitirip yitirmediği
- İçeriğin kamu yararı taşıyıp taşımadığı
- İçeriğin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği
Unutulma hakkı kapsamında erişimin engellenmesi talepleri, özellikle eski tarihli ve güncelliğini yitirmiş, kişinin şeref ve itibarını zedeleyici nitelikteki içerikler için kabul edilmektedir. Ancak her durumda, ifade özgürlüğü ve kamusal bilgiye erişim hakkı ile kişilik hakları arasında adil bir denge kurulması esastır.
Erişimin engellenmesi kararı, içeriğin tamamen silinmesini sağlamaz; sadece Türkiye'den erişimi engeller. İçeriğin tamamen kaldırılması için, içerik sağlayıcısına doğrudan başvuru yapılması veya içerik sağlayıcısının bulunduğu ülkede dava açılması gerekebilir.
Unutulma Hakkı Konusunda Emsal Yargı Kararları
Unutulma hakkının Türk hukuk sistemindeki uygulaması, yüksek mahkemelerin verdiği emsal kararlarla şekillenmiştir. Bu kararlar, dijital çağda kişilik haklarının korunması ile ifade özgürlüğü arasındaki hassas dengeyi ortaya koymaktadır. Özellikle Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın içtihatları, unutulma hakkının kapsamını ve uygulanma koşullarını belirlemede önemli rol oynamaktadır.
Anayasa Mahkemesi Kararları
Türkiye'de unutulma hakkı konusundaki en önemli kararlardan biri, Anayasa Mahkemesi'nin N.B.B. başvurusu üzerine verdiği karardır. 3 Mart 2016 tarihli ve 2013/5653 başvuru numaralı bu kararda AYM, unutulma hakkını Türk hukuk sisteminde ilk kez kapsamlı şekilde ele almıştır.
Söz konusu olayda başvurucu, 1998-1999 yıllarında uyuşturucu kullanırken yakalanmasına ilişkin haberlerin, aradan geçen uzun süreye rağmen internet arşivlerinde kolayca erişilebilir olmasının şeref ve itibarını zedelediğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi, bu başvuruyu değerlendirirken şu kritik tespitleri yapmıştır:
- Haberlerin güncelliğini yitirdiği ve toplumsal açıdan haber değerinin devam etmediği
- İçeriklerin geleceğe ışık tutacak nitelikte olmadığı
- Başvurucunun siyasi veya medyatik bir kişilik olmadığı
- Haberlerin kolayca ulaşılabilir olmasının başvurucunun itibarını zedelediği
Bu değerlendirmeler sonucunda AYM, başvurucunun Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Bu karar, Türkiye'de unutulma hakkının anayasal temellerini ortaya koyması bakımından büyük önem taşımaktadır.
Anayasa Mahkemesi, bu kararında unutulma hakkını şöyle tanımlamıştır: "Unutulma hakkı, internet ortamında uzun süredir kolayca ulaşılabilir olan ve kişinin şeref ve itibarını zedeleyen haberlerin kaldırılmasını isteme hakkıdır." Mahkeme ayrıca, bu hakkın ifade ve basın özgürlükleri ile kişilerin manevi varlığının geliştirilmesi hakkı arasında denge sağlamayı amaçladığını vurgulamıştır.
Yargıtay Kararları
Yargıtay'ın unutulma hakkı konusundaki kararları da bu hakkın kapsamını ve uygulanma koşullarını belirlemede önemli rol oynamaktadır. Özellikle Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 2021/20743 E., 2021/16395 K. sayılı kararı, unutulma hakkının uygulanmasına ilişkin önemli ilkeler ortaya koymuştur.
Bu kararda Yargıtay, uzun süre önce yayınlanan ve güncelliğini yitirmiş haberlerin kişilik haklarını zedeleyebileceğini belirtmiştir. Özellikle beraatle sonuçlanan yargı süreci haberlerinin arşivde kalmasının kamu yararı bulunmadığına dikkat çekilmiştir. Yargıtay, kişilerin isimlerinin "örgüt, fuhuş ve insan ticareti" gibi kelimelerle birlikte anılmaya devam etmesinin şeref ve haysiyete karşı bir eylem olduğunu vurgulamış ve bu tür durumlarda unutulma hakkı kapsamında erişimin engellenmesi talebinin kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Benzer şekilde, Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2020/2249 E., 2021/1700 K. sayılı kararında da uyuşturucu madde ile ilgili 14 yıllık, güncelliğini yitirmiş ve beraatle sonuçlanmış bir davaya ilişkin haberlere erişimin engellenmesi talebi, unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir. Yargıtay bu kararında, eskimiş bir haberin toplum tarafından bilinmesinde kamu yararı kalmadığında ve kişilik haklarını zedeler hale geldiğinde erişimin engellenebileceğini belirtmiştir.
Unutulma hakkının hukuki dayanakları konusunda ise Yargıtay'ın 2016/15510 E., 2017/5325 K. sayılı kararı önem taşımaktadır. Bu kararda Yargıtay, unutulma hakkının Anayasa'nın üç temel maddesine dayandığını belirtmiştir:
- Anayasa'nın 5. maddesi: "İnsanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" yükümlülüğü
- Anayasa'nın 17. maddesi: Şeref ve itibarın korunması hakkı
- Anayasa'nın 20. maddesi: Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı
Yargıtay kararlarında dikkat çeken bir diğer husus, unutulma hakkının mutlak bir hak olmadığı ve her somut olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğidir. Özellikle haberin güncelliği, kamu yararı, ilgili kişinin toplumsal konumu ve haberin içeriği gibi faktörler, unutulma hakkının uygulanıp uygulanmayacağını belirlemede önemli rol oynamaktadır.
Yargıtay, kararlarında ayrıca unutulma hakkının uygulanmasında orantılılık ilkesine de vurgu yapmaktadır. Buna göre, içeriğin tamamen kaldırılması yerine, öncelikle arama motorlarında indeksten çıkarılması veya haberde anonimleştirme yapılması gibi daha az müdahaleci yöntemler değerlendirilmelidir. Erişim engeli ya da içeriğin silinmesi, ancak istisnai durumlarda uygulanmalıdır.
Yüksek mahkemelerin bu kararları, unutulma hakkının Türk hukuk sistemindeki yerini sağlamlaştırmış ve dijital çağda kişilik haklarının korunması için önemli bir hukuki araç sunmuştur. Bu kararlar, hem hukuk uygulayıcıları hem de internet içerik sağlayıcıları için yol gösterici nitelik taşımaktadır.
İfade Özgürlüğü ve Kişilik Hakları Dengesi
Kamu Yararı ve Kişisel Çıkarlar Arasındaki Denge
Unutulma hakkı, dijital çağın getirdiği zorluklara karşı bireylerin kişilik haklarını korumak amacıyla geliştirilmiş önemli bir hukuki kavramdır. Ancak bu hakkın uygulanması, ifade ve basın özgürlüğü ile sürekli bir gerilim içindedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi ifade özgürlüğünü güvence altına alırken, unutulma hakkı bu özgürlüğün sınırlandırılması anlamına gelebilmektedir.
İfade özgürlüğü ve kişilik hakları arasındaki dengenin sağlanması, hukuk sistemlerinin en zorlu görevlerinden biridir. Türk hukuk sisteminde bu denge, Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen kişinin manevi bütünlüğü kapsamında değerlendirilen şeref ve itibarının korunması hakkı ile ifade özgürlüğü arasında kurulmaya çalışılmaktadır.
Yargı organları, unutulma hakkına ilişkin talepleri değerlendirirken şu kriterleri göz önünde bulundurmaktadır:
- İçeriğin kamusal tartışmaya katkısı
- İlgili kişinin tanınırlık düzeyi (siyasetçi, kamu görevlisi veya sıradan vatandaş olması)
- İçeriğin konusu ve niteliği
- İçeriğin yayınlanma şekli ve erişilebilirliği
- İçeriğin kişi üzerindeki etkileri
Kamu görevlileri ve siyasetçiler, görevleri gereği daha fazla eleştiriye açık olmak durumundadır. Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere, kamu görevlileri ifade ve basın özgürlüğü yönünden siyasetçilere göre daha fazla, sıradan kişilere göre ise daha az korunmaya muhtaçtır. Bu nedenle, kişinin toplumsal statüsü, unutulma hakkı taleplerinin değerlendirilmesinde önemli bir faktördür.
Anayasa'nın 5. maddesi devlete, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama yükümlülüğü getirmektedir. Bu yükümlülük, unutulma hakkının anayasal temellerinden birini oluşturmaktadır. Devlet, bir yandan ifade özgürlüğünü korurken, diğer yandan bireylerin şeref ve itibarlarının korunmasını da sağlamakla yükümlüdür.
Haberin Güncelliği ve Kamu İlgisi Kriterleri
Unutulma hakkı değerlendirmelerinde en önemli kriterlerden biri, haberin güncelliği ve kamu ilgisinin devam edip etmediğidir. Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın (ABAD) 13 Mayıs 2014 tarihli kararı, bu konuda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu kararda ABAD, arama motorlarının kişisel verileri işleyen veri sorumluları olduğunu ve bireylerin belirli koşullar altında kendileriyle ilgili sonuçların indeksten çıkarılmasını talep edebileceklerini kabul etmiştir.
Haberin güncelliği değerlendirilirken şu faktörler göz önünde bulundurulur:
- İçeriğin yayınlanmasından bu yana geçen süre
- İçeriğin güncel bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı
- İçeriğin tarihsel, bilimsel veya istatistiksel amaçlarla saklanmasının gerekliliği
- İçeriğin kamu yararına hizmet etmeye devam edip etmediği
Yargıtay kararlarında, uzun süre önce yayınlanan ve güncelliğini yitirmiş haberlerin kişilik haklarını zedeleyebileceği kabul edilmektedir. Özellikle beraatle sonuçlanan yargı süreçlerine ilişkin haberlerin arşivde kalmasının kamu yararı bulunmadığı, aksine kişilerin isimlerinin olumsuz kavramlarla birlikte anılmaya devam etmesinin şeref ve haysiyete karşı bir eylem oluşturduğu belirtilmektedir.
Kamu ilgisi kriteri ise, içeriğin toplumsal bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı ile ilgilidir. Örneğin, siyasi bir figür hakkındaki bilgiler, demokratik toplumun işleyişi açısından önemli olabilir ve bu nedenle kamu ilgisinin devam ettiği kabul edilebilir. Ancak sıradan bir vatandaşın geçmişteki bir olaya karışması, zamanla kamu ilgisini kaybedebilir.
Anayasa Mahkemesi'nin N.B.B. başvurusunda (2013/5653) belirttiği üzere, haberlerin güncelliğini yitirdiği, toplumsal açıdan haber değerinin devam etmediği ve geleceğe ışık tutacak nitelikte olmadığı durumlarda, kişinin şeref ve itibarının korunması hakkı ön plana çıkmaktadır. Özellikle başvurucunun siyasi veya medyatik bir kişilik olmaması durumunda, haberlerin kolayca ulaşılabilir olması kişinin itibarını zedeleyebilmektedir.
Unutulma hakkı değerlendirmelerinde, içeriğin tamamen silinmesi yerine öncelikle arama motorlarında indeksten çıkarılması veya haberde anonimleştirme gibi daha az müdahaleci yöntemler tercih edilmelidir. Erişim engeli ya da içeriğin silinmesi, ancak istisnai durumlarda uygulanmalıdır.
Sonuç
Unutulma hakkı ve içerik kaldırma talepleri, dijital çağda kişilik haklarının korunması için önemli araçlardır. Ancak bu hakların uygulanması, ifade özgürlüğü ve kamunun bilgi alma hakkı ile hassas bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Türk hukuk sistemi, Anayasa'nın 5, 17 ve 20. maddeleri çerçevesinde bu dengeyi sağlamaya çalışmaktadır. Yargı kararları, haberin güncelliği, kamu ilgisi, kişinin toplumsal statüsü ve içeriğin kişi üzerindeki etkileri gibi kriterleri dikkate alarak, her somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapmaktadır. Dijital dünyada unutulma hakkının etkin bir şekilde uygulanması, bireylerin dijital itibarlarını korumalarına ve geçmişlerini kontrol etmelerine olanak sağlarken, toplumun bilgi edinme hakkına da saygı gösterilmesini gerektirmektedir.