Alkollü Araç Kullanma Cezası

Alkollü Araç Kullanma Cezası

Trafikte alkollü araç kullanımı, hem sürücülerin hem de diğer yol kullanıcılarının güvenliğini tehdit eden ciddi bir sorundur. Türk hukuk sistemi, alkollü araç kullanımını önlemek ve cezalandırmak için kapsamlı düzenlemeler içermektedir. Bu yazıda, 2025 yılı için güncel alkollü araç kullanma cezaları, yasal sınırlar, idari ve adli yaptırımlar ile sigorta durumları hakkında detaylı bilgiler sunulmaktadır. Ayrıca, Yargıtay kararları ışığında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşma koşulları ve hukuki sonuçları ele alınmaktadır.

Alkollü Araç Kullanmanın Yasal Sınırları ve İdari Yaptırımlar

Yasal Alkol Sınırları

Türkiye'de alkollü araç kullanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği kapsamında düzenlenmektedir. Kanun, sürücülerin güvenli bir şekilde araç kullanabilmelerini sağlamak ve trafik güvenliğini korumak amacıyla belirli alkol sınırları belirlemiştir.

Mevzuata göre, hususi araçlar için yasal alkol sınırı 0.50 promil olarak belirlenmiştir. Bu değer, 100 mililitre kanda 50 miligram alkol bulunması anlamına gelmektedir. Hususi araç sürücülerinin kandaki alkol oranı bu değerin üzerine çıktığında, yasal sınırı aşmış sayılırlar ve çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalırlar.

Ticari araçlar için ise daha düşük bir sınır olan 0.20 promil uygulanmaktadır. Taksi, minibüs, otobüs, kamyon gibi ticari araç sürücülerinin daha düşük alkol sınırına tabi tutulması, taşıdıkları yolcuların ve diğer trafik katılımcılarının güvenliğini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Bu yasal sınırlar, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Bu madde, alkollü araç kullanımının yasaklanması, denetlenmesi ve cezalandırılmasına ilişkin temel hükümleri içermektedir.

İdari Para Cezaları (2025)

Alkollü araç kullanımı tespit edilen sürücülere uygulanan idari para cezaları, her yıl yeniden değerleme oranında artırılmaktadır. 2025 yılı için güncel idari para cezaları şu şekildedir:

  • İlk kez alkollü araç kullanırken yakalanan sürücüler için 9.267 TL idari para cezası uygulanmaktadır.
  • İkinci kez alkollü araç kullanırken yakalanan sürücüler için 11.622 TL idari para cezası uygulanmaktadır.
  • Üçüncü ve sonraki kez alkollü araç kullanırken yakalanan sürücüler için 18.677 TL idari para cezası uygulanmaktadır.

Bu cezalar, trafik denetimlerinde yapılan alkol ölçümlerinde yasal sınırların aşılması durumunda uygulanır. Ceza tutarları, sürücünün tekrar alkollü araç kullanma durumunda kademeli olarak artmaktadır. Bu kademeli artış, caydırıcılığı artırmak ve tekrar eden ihlalleri önlemek amacıyla düzenlenmiştir.

İdari para cezalarının yanı sıra, alkollü araç kullanan sürücülere ayrıca sürücü belgelerine el koyma ve ceza puanı uygulaması gibi ek yaptırımlar da uygulanmaktadır.

Ehliyete El Koyma Süreleri

Alkollü araç kullanımı tespit edilen sürücülerin sürücü belgelerine belirli sürelerle el konulmaktadır. Bu süreler, tekrar eden ihlallerde kademeli olarak artmaktadır:

  • İlk kez alkollü araç kullanırken yakalanan sürücülerin sürücü belgelerine 6 ay süreyle el konulmaktadır.
  • İkinci kez alkollü araç kullanırken yakalanan sürücülerin sürücü belgelerine 2 yıl süreyle el konulmaktadır.
  • Üçüncü ve sonraki kez alkollü araç kullanırken yakalanan sürücülerin sürücü belgelerine 5 yıl süreyle el konulmaktadır.

Ehliyete el koyma süresi boyunca sürücüler araç kullanamaz ve bu süre içinde araç kullanırken yakalanmaları halinde "belgesiz araç kullanma" suçundan ayrıca cezalandırılırlar. Sürücü belgesine el koyma işlemi, trafik güvenliğini tehlikeye atan davranışların caydırılması ve sürücülerin trafik kurallarına uymasını sağlamak amacıyla uygulanmaktadır.

Ehliyete el koyma süresi tamamlandıktan sonra, sürücüler belgelerini geri alabilmek için gerekli idari işlemleri tamamlamalıdır. Bazı durumlarda, özellikle tekrarlayan ihlallerde, sürücü belgesinin geri alınabilmesi için psikoteknik değerlendirme ve sürücü davranışlarını geliştirme eğitimi gibi ek koşullar da aranabilmektedir.

Ceza Puanı Uygulaması

Türkiye'de trafik ihlallerine karşı uygulanan yaptırımlardan biri de ceza puanı sistemidir. Alkollü araç kullanımı, yüksek ceza puanı gerektiren ihlaller arasında yer almaktadır.

Alkollü araç kullanımı tespit edilen sürücülere, ihlalin ağırlığına göre belirli miktarda ceza puanı uygulanır. Karayolları Trafik Yönetmeliği'ne göre, bir yıl içinde toplam 100 ceza puanını aşan sürücülerin sürücü belgeleri geçici olarak geri alınır ve bu sürücüler sürücü eğitim programına katılmak zorundadır.

Eğer bir sürücü, bir yıl içinde ikinci kez 100 ceza puanını aşarsa, sürücü belgesi 4 ay süreyle geri alınır ve sürücü psikoteknik değerlendirmeye tabi tutulur. Bu değerlendirme sonucunda sürücünün araç kullanmasında sakınca görülmezse, sürücü belgesi iade edilir.

Ceza puanı uygulaması, sürücülerin trafik kurallarına uymasını teşvik etmek ve tekrarlayan ihlalleri önlemek amacıyla düzenlenmiştir. Alkollü araç kullanımı gibi ciddi ihlaller, yüksek ceza puanı gerektirdiğinden, sürücülerin bu tür davranışlardan kaçınmasını sağlamak için etkili bir caydırıcı mekanizma oluşturmaktadır.

Sürücüler, kendilerine uygulanan ceza puanlarını e-Devlet üzerinden veya trafik tescil kuruluşlarından öğrenebilirler. Ceza puanları, belirli bir süre sonunda (genellikle iki yıl) silinmektedir, ancak bu süre içinde tekrarlayan ihlaller durumunda yukarıda belirtilen yaptırımlar uygulanmaktadır.

Alkollü araç kullanımına ilişkin yasal düzenlemeler ve idari yaptırımlar, trafik güvenliğini sağlamak, kazaları önlemek ve sürücülerin sorumlu davranmasını teşvik etmek amacıyla uygulanmaktadır. Bu yaptırımların bilinmesi ve dikkate alınması, hem sürücülerin kendi güvenlikleri hem de diğer trafik katılımcılarının güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu ve Adli Yaptırımlar

Alkollü araç kullanma, idari yaptırımların yanı sıra belirli koşullarda adli bir suç olarak da değerlendirilmektedir. Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, alkollü sürücülerin karşılaşabileceği en ciddi hukuki sonuçlardan biridir. Bu bölümde, suçun oluşma koşulları, yasal çerçevesi ve konuyla ilgili önemli Yargıtay kararları incelenecektir.

Suçun Oluşma Koşulları

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, Türk Ceza Kanunu'nun 179/3 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli şekilde araç kullanamayacak durumda olmasına rağmen araç kullanan kişi, suçu işlemiş sayılır. Suçun oluşması için:

  • Sürücünün alkol veya uyuşturucu etkisi altında olması
  • Bu etkinin güvenli araç kullanma yeteneğini ortadan kaldıracak düzeyde olması
  • Kişinin bu durumda olduğunu bilerek araç kullanması gerekmektedir

Adli Tıp Kurumu raporlarına göre, 1.00 promil ve üzeri alkol düzeyi, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiren sınır olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler, başka bir koşul aranmaksızın TCK 179/3 kapsamında değerlendirilmektedir.

Alkol oranının tespitinde önemli bir husus, kanda alkolün saatte ortalama 0.15 promil azaldığı gerçeğidir. Bu bilimsel veri, özellikle alkol ölçümü ile kaza veya yakalama anı arasında zaman farkı olduğu durumlarda, gerçek alkol düzeyinin hesaplanmasında kullanılmaktadır.

Yasal Çerçeve

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun yasal çerçevesi, TCK'nın yanı sıra 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesi ile de şekillendirilmiştir. 6487 Sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler sonrasında, 11.06.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere:

  • 1.00 promilin üzerinde alkollü araç kullanan sürücüler her durumda TCK 179/3 kapsamında değerlendirilir
  • Hususi otomobil sürücüleri için 0.50 promil, diğer araç sürücüleri için 0.20 promil üzerinde alkollü olup kaza yapanlar hakkında da TCK hükümleri uygulanır

TCK madde 179/3 kapsamında verilecek ceza, 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suç, kasıtlı bir suç olarak düzenlenmiştir. Yani sürücünün, alkollü olduğunu ve bu durumda araç kullanmasının trafik güvenliğini tehlikeye sokacağını bilmesine rağmen araç kullanması gerekmektedir.

Suçun oluşup oluşmadığının değerlendirilmesinde, 11.06.2013 tarihinden önceki ve sonraki dönemler için farklı kriterler uygulanmaktadır:

  • 11.06.2013 sonrası: Yukarıda belirtilen yasal sınırlar geçerlidir
  • 11.06.2013 öncesi: 0.30 promil ve altında suç oluşmaz; 0.31-1.00 promil arasında doktor muayenesi veya olay sırasındaki davranışlar değerlendirilir; 1.01 promil ve üzerinde her koşulda suç oluşur

Önemli Yargıtay Kararları

Yargıtay'ın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuyla ilgili kararları, uygulamada önemli yol göstericilerdir. Bu kararlar, hangi durumlarda suçun oluştuğu veya oluşmadığı konusunda içtihat oluşturmaktadır:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu - K. 2019/585: Bu kararda, 0.63 promil alkollü olan ve sürücü belgesi olmayan bir kişinin durumu değerlendirilmiştir. Yargıtay, alkol seviyesinin 1.00 promilin altında olduğu ve emniyetsiz araç kullandığının ispatlanamadığı gerekçesiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşmadığına hükmetmiştir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7657: Yaralama suçunun oluştuğu durumlarda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun uygulanmayacağı, 150 promil alkollü sürücünün bilinçli taksirle yaralama suçundan sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiştir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2018/123: 0.51 promil alkollü kamyonet sürücüsünün kaza yapması durumunda, diğer araçlar için sınırın 0.20 promil olduğu dikkate alınarak, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluştuğuna karar verilmiştir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2021/5497: 169 promil alkollü ve kazaya karışan sürücüye, kastın yoğunluğu ve tehlikenin ağırlığı nedeniyle alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2013/18197: 74 promil alkollü olup, davranışları normal olan, kazaya karışmayan ve trafik kuralı ihlali yapmayan sürücünün beraati gerektiğine hükmedilmiştir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2012/5144: 104 promil alkollü araç kullanmanın güvenli sürüş yeteneğini kaybettirdiği ve suç oluşturduğu belirtilmiştir.

Bu kararlar incelendiğinde, Yargıtay'ın alkol düzeyinin yanı sıra sürücünün davranışlarını, kaza durumunu ve trafik kurallarına uyumunu da değerlendirdiği görülmektedir. Özellikle 1.00 promilin altındaki durumlarda, diğer faktörler de suçun oluşup oluşmadığının belirlenmesinde önem taşımaktadır.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkumiyet halinde, hapis cezasının yanı sıra adli sicile işleme gibi sonuçlar da doğmaktadır. Bu nedenle, alkollü araç kullanımının sadece idari değil, adli sonuçlarının da olabileceği unutulmamalıdır.

Alkollü Araç Kullanmanın Sigorta ve Hukuki İtiraz Süreçleri

Sigorta Durumu

Alkollü araç kullanımı sonucu meydana gelen trafik kazalarında, sigorta şirketlerinin tazminat ödeme yükümlülüğü önemli bir hukuki konudur. Karayolları Trafik Kanunu'nun 85. maddesi, araç işletenin sorumluluğunu düzenlemekte ve bu sorumluluk kapsamında sigorta şirketlerinin yükümlülüklerini belirlemektedir.

Trafik sigortası (Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası), alkollü araç kullanımı nedeniyle meydana gelen kazalarda üçüncü kişilere verilen zararları öncelikle karşılamakla yükümlüdür. Ancak sigorta şirketleri, ödedikleri tazminatı daha sonra alkollü sürücüye rücu etme hakkına sahiptir. Bu durum, KTK md. 85'te düzenlenen işletenin sorumluluğu kapsamında değerlendirilmektedir.

Kasko sigortalarında ise durum farklılık göstermektedir. Hususi araçlarda 0.50 promile kadar olan alkol seviyelerinde, kasko poliçesi kapsamında ödeme yapılabilmektedir. Ancak 1.00 promilin üzerinde alkollü araç kullanımı durumunda, çoğu kasko poliçesi teminat dışı bırakma hakkını kullanmaktadır. Bu nedenle, alkollü araç kullanımı sonucu meydana gelen kazalarda, sürücünün maddi zararlarının karşılanması mümkün olmayabilir.

Sigorta şirketlerinin rücu hakkını kullanabilmesi için, alkollü araç kullanımı ile kaza arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Yani kazanın, sürücünün alkollü olmasından kaynaklandığının ispatlanması önemlidir. Bu nedenle, alkol testi sonuçlarının ve kaza raporlarının doğru ve eksiksiz olarak düzenlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Cezaya İtiraz Yolları

Alkollü araç kullanma nedeniyle verilen idari para cezalarına ve ehliyete el koyma kararlarına karşı çeşitli hukuki itiraz yolları bulunmaktadır. Bu itirazlar, cezanın tebliğ edildiği tarihten itibaren belirli süreler içerisinde yapılmalıdır.

Sulh Ceza Hakimliği'ne İtiraz

Alkollü araç kullanma nedeniyle verilen idari para cezalarına karşı, cezanın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliği'ne itiraz edilebilir. İtiraz dilekçesinde, cezanın haksız olduğuna dair gerekçeler ve varsa deliller açıkça belirtilmelidir.

Örnek bir itiraz davasında, Gaziantep 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin 2019/1742 sayılı kararına konu olan olayda, sürücü ilk ölçümde 0.62 promil alkollü çıkmış, ancak yaklaşık 2 saat sonra hastanede yapılan ikinci ölçümde kanda alkol oranı 0 promil olarak tespit edilmiştir. Yargıtay, her saatte kandaki alkol oranının 0.15 promil azaldığını dikkate alarak, sürücünün trafik kontrolü sırasında yasal sınırın üzerinde alkollü olmadığına karar vermiş ve idari para cezasının kaldırılmasına hükmetmiştir.

İdare Mahkemesi'ne Başvuru

Ehliyete el koyma gibi idari işlemlere karşı ise, işlemin tebliğinden itibaren 60 gün içinde İdare Mahkemesi'ne başvurulabilir. İdare Mahkemesi'ne yapılacak başvurularda, idari işlemin hukuka aykırı olduğuna dair gerekçeler detaylı olarak açıklanmalıdır.

İtiraz sürecinde, alkol ölçüm cihazlarının kalibrasyonu, ölçüm yöntemlerinin doğruluğu, ölçüm zamanları arasındaki farklar ve tıbbi raporlar gibi deliller önem taşımaktadır. Özellikle, iki farklı ölçüm arasında belirgin farklar varsa, bu durum itirazın kabul edilmesi için önemli bir gerekçe oluşturabilir.

Kanun Yararına Bozma

Kesinleşen kararlara karşı, Adalet Bakanlığı aracılığıyla kanun yararına bozma yoluna da başvurulabilir. Bu yol, hukuka aykırı olduğu düşünülen kararların Yargıtay tarafından incelenmesini sağlar. Gaziantep 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin 2019/1742 sayılı kararına karşı yapılan kanun yararına bozma talebi sonucunda, Yargıtay idari para cezasının kaldırılmasına karar vermiştir.

Adli Sicil Durumu

Alkollü araç kullanma nedeniyle verilen idari para cezaları, adli sicile işlenmez. Bu cezalar, trafik sicilinde tutulur ve sürücünün ceza puanı hesaplamasında dikkate alınır. Ancak, 1.00 promilin üzerinde alkollü araç kullanma veya alkollü halde kaza yapma durumlarında, TCK madde 179/3 kapsamında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen cezalar adli sicile işlenir.

Adli sicile işlenen cezalar, infazın tamamlanmasından itibaren 5 yıl sonra arşiv kaydından silinebilir. Bu süre zarfında, adli sicil kaydı, kişinin iş başvurularında, kamu görevlerine atanmasında ve bazı mesleki faaliyetlerde bulunmasında olumsuz etki yaratabilir.

Trafik denetimi sırasında toplanan kişisel verilerin işlenmesi, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir. Bu kanun uyarınca, trafik denetimlerinde elde edilen kişisel veriler, kanunun öngördüğü amaçlar dışında kullanılamaz ve ilgili kişinin rızası olmadan üçüncü kişilerle paylaşılamaz.

Alkollü araç kullanma nedeniyle verilen cezalara itiraz edilmesi durumunda, kişisel verilerin korunması da göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle, alkol testlerinin sonuçları, sağlık raporları ve diğer tıbbi belgeler, hassas kişisel veri niteliğinde olup, bu verilerin işlenmesi ve paylaşılması konusunda özel dikkat gösterilmelidir.

Alkol Düzeyi ve Hukuki Etkileri

Alkollü araç kullanımı, trafik güvenliğini tehdit eden en önemli faktörlerden biridir. Kandaki alkol seviyesi arttıkça, sürücünün refleksleri, karar verme yeteneği ve koordinasyonu olumsuz etkilenmekte, bu da trafik kazası riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Türk hukuk sistemi, bu riskleri göz önünde bulundurarak alkollü araç kullanımına ilişkin çeşitli düzenlemeler getirmiştir.

Alkol Promil Değerleri ve Etkiler

Kandaki alkol oranı, promil olarak ifade edilir ve 100 ml kanda bulunan alkol miktarını miligram cinsinden gösterir. Farklı promil değerlerinin sürücü üzerindeki etkileri şu şekildedir:

  • 0.2-0.5 Promil: Bu seviyede hafif rahatlama, karar verme yeteneğinde minimal değişiklikler ve görsel takip yeteneğinde hafif azalma görülür. Türk hukukunda hususi araçlar için yasal sınır 0.50 promil, ticari araçlar için ise 0.20 promil olarak belirlenmiştir.

  • 0.8 Promil: Bu seviyede koordinasyon, algı ve muhakemede belirgin bozulma başlar. Sürücünün tepki süresi uzar, görüş keskinliği azalır ve dikkat dağılır. Trafik işaretlerini algılama ve yorumlama yeteneği düşer.

  • 1.0 Promil: Adli Tıp Kurumu raporlarına göre, bu seviye güvenli sürüş yeteneğini kaybettiren sınır olarak kabul edilmektedir. Sarhoşluk belirtileri açıkça görülmeye başlar ve TCK madde 179/3 kapsamında suç oluşturabilir.

  • 1.5 Promil: Bu seviyede denge ve koordinasyon kaybı, belirgin sarhoşluk belirtileri görülür. Sürücünün araç kontrolü ciddi şekilde bozulur, tehlikeli sürüş davranışları artar.

  • 2.0 Promil ve Üzeri: Fiziksel duyumların önemli ölçüde azalması, duygusal tutarsızlıklar ve bilinç bulanıklığı görülür. Bu seviyede araç kullanmak son derece tehlikelidir.

Adli Tıp Kurumu'nun kabul ettiği bilimsel verilere göre, kandaki alkol oranı her saat ortalama 0.15 promil azalmaktadır. Bu bilgi, özellikle alkol ölçümü ile ilgili itiraz davalarında önem taşımaktadır. Nitekim Yargıtay'ın çeşitli kararlarında bu husus dikkate alınmıştır.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 2012/5144 sayılı kararında, 104 promil alkollü araç kullanmanın güvenli sürüş yeteneğini kaybettirdiği ve suç oluşturduğu kabul edilmiştir. Buna karşılık, aynı dairenin 2013/18197 sayılı kararında, 74 promil alkollü olup, davranışları normal olan, kazaya karışmayan ve trafik kuralı ihlali yapmayan sürücünün beraati gerektiğine hükmedilmiştir. Bu kararlar, alkol promil değerlerinin yanı sıra sürücünün davranışlarının ve trafik kurallarına uyumunun da değerlendirildiğini göstermektedir.

Yasal Düzenlemelerin Tarihsel Gelişimi

Türkiye'de alkollü araç kullanımına ilişkin yasal düzenlemeler zaman içinde önemli değişiklikler geçirmiştir. Bu değişikliklerin en önemlilerinden biri, 6487 Sayılı Kanun ile gerçekleştirilmiştir. Bu kanun, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesini değiştirmiş ve 11.06.2013 tarihinden sonra alkollü araç kullanma ile ilgili yeni düzenlemeler getirmiştir.

Bu değişiklikle birlikte, alkollü araç kullanımına ilişkin yasal çerçeve şu şekilde belirlenmiştir:

  • 11.06.2013 tarihinden sonra:

  • 1.00 promil üzeri alkollü sürücüler her durumda TCK 179/3 kapsamında suçlu sayılmaktadır.

  • 0.50 promil üzeri hususi otomobil sürücüleri ve 0.20 promil üzeri diğer araç sürücüleri, kaza yapmaları halinde TCK hükümleri kapsamında değerlendirilmektedir.

  • 11.06.2013 tarihinden önce:

  • 0.30 promil ve altı: Suç oluşmaz.

  • 0.31-1.00 promil: Doktor muayenesi veya olay sırasındaki davranışlar değerlendirilmelidir.

  • 1.01 promil ve üzeri: Her koşulda suç oluşur.

Yasal düzenlemelerdeki bu değişiklikler, alkollü araç kullanımına karşı daha sıkı önlemler alınması yönündeki toplumsal talebi yansıtmaktadır. Özellikle alkollü araç kullanımından kaynaklanan trafik kazalarının önlenmesi amacıyla, cezalar artırılmış ve yasal sınırlar daha net bir şekilde belirlenmiştir.

Yargıtay kararları da bu yasal değişikliklere paralel olarak gelişmiştir. Örneğin, Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 2021/5497 sayılı kararında, 169 promil alkollü ve kazaya karışan sürücüye, kastın yoğunluğu ve tehlikenin ağırlığı nedeniyle alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi gerektiğine hükmedilmiştir. Bu karar, alkollü araç kullanımının ciddiyetini ve yargı organlarının bu konudaki hassasiyetini göstermektedir.

Sonuç olarak, alkollü araç kullanımı konusunda Türk hukuk sistemi, hem idari hem de adli yaptırımlar içeren kapsamlı bir düzenleme getirmiştir. Kandaki alkol seviyesi, sürücünün davranışları, kaza durumu ve yasal sınırlar, alkollü araç kullanımının hukuki sonuçlarını belirleyen temel faktörlerdir. Sürücülerin, trafik güvenliği için alkollü araç kullanmaktan kaçınmaları, yasal sınırları bilmeleri ve bu sınırlara uymaları büyük önem taşımaktadır. Alkollü araç kullanımının hem kendi hayatlarını hem de diğer yol kullanıcılarının hayatlarını tehlikeye attığının bilincinde olmaları, trafik güvenliğinin sağlanması açısından hayati öneme sahiptir.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.