
Mal Rejimi Tasfiyesinde Değer Artış Payı Alacağı
Boşanma sürecinde mal paylaşımı, en önemli ve karmaşık konulardan biridir. Eşlerin evlilik birliği içinde edindikleri malların nasıl paylaşılacağı, çeşitli yasal düzenlemelere ve mahkeme kararlarına tabidir. Bu yazımızda, edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin malvarlığına yaptıkları karşılıksız katkıların karşılığı olan \"değer artış payı alacağı\" hakkını tüm detaylarıyla inceleyeceğiz. Hangi durumlarda bu hak doğar, nasıl hesaplanır, zamanaşımı süresi nedir gibi önemli soruların yanıtlarını bulabileceksiniz.
Değer Artış Payı Alacağı Nedir ve Şartları Nelerdir?
Değer artış payı alacağı, Türk Medeni Kanunu'nun 227. maddesinde düzenlenen ve edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin birbirlerinin malvarlığına yaptıkları katkıların karşılığını güvence altına alan önemli bir haktır. Bu hak, evlilik birliği içinde bir eşin diğer eşin malının edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunması durumunda ortaya çıkar.
TMK Madde 227'ye göre, bir eş diğerinin malına karşılıksız katkıda bulunmuşsa, malın değerindeki artış oranında alacak hakkına sahip olur. Bu alacak hakkının doğması için bazı temel şartların bir araya gelmesi gerekir:
- Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olması
- Bir eşin diğer eşin malvarlığına karşılıksız katkıda bulunması
- Katkı yapılan malda değer artışının gerçekleşmesi
- Katkının bağış niteliğinde olmaması
- Eşler arasında değer artış payından vazgeçme anlaşmasının bulunmaması
- Mal rejiminin tasfiyesini gerektiren bir olayın (boşanma, ölüm vb.) gerçekleşmesi
Değer artış payı alacağının temelinde, eşlerin evlilik birliği içinde birbirlerinin malvarlığına yaptıkları katkıların karşılıksız kalmaması düşüncesi yatmaktadır. Bu katkı, para veya ekonomik değeri olan her türlü edim şeklinde olabilir. Örneğin, eşin diğer eşe ait evin tadilatına maddi katkı sağlaması veya iş yerinin geliştirilmesi için finansman desteği vermesi gibi.
Önemli bir husus, katkının karşılıksız olması gerekliliğidir. Eğer katkı karşılığında bir edim alınmışsa veya katkı bağış amacıyla yapılmışsa, değer artış payı alacağı talep edilemez. Ayrıca, eşlerin evlilik birliği içindeki olağan yardımlaşma ve dayanışma kapsamında yaptıkları katkılar da bu kapsamda değerlendirilmez.
Değer artış payı alacağı, mal rejiminin sona ermesiyle muaccel hale gelir. Borçlar Kanunu Madde 146 uyarınca, bu alacak hakkı için 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu süre, mal rejiminin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Değer artış payı alacağının varlığını ve miktarını ispat yükü, bu hakkı talep eden eştedir. Katkının varlığı ve miktarı her türlü delille ispatlanabilir. Ancak uygulamada, özellikle yazılı delillerin varlığı ispat açısından büyük önem taşır.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle değer artış payı alacağından kısmen veya tamamen vazgeçebilirler. Ancak bu vazgeçme anlaşmasının yazılı şekilde yapılması ve açık bir irade beyanı içermesi gerekir. Genel ifadelerle yapılan feragatler geçerli kabul edilmez.
Değer artış payı alacağı, eşlerin evlilik birliği içindeki ekonomik katkılarını koruma altına alan önemli bir hukuki müessesedir. Bu hak sayesinde, özellikle ekonomik açıdan güçsüz olan eşin, diğer eşin malvarlığındaki artıştan hakkaniyete uygun bir pay alması sağlanmaktadır.
Değer Artış Payı Nasıl Hesaplanır?
Değer artış payı alacağının hesaplanması, evlilik birliği içinde yapılan katkıların ve malvarlığındaki değer artışının doğru şekilde tespit edilmesini gerektirir. TMK Madde 227 kapsamında yapılacak hesaplamada, eşin katkısının malın edinildiği tarihteki değeri ile malın tasfiye tarihindeki değeri arasındaki oran esas alınır.
Hesaplama formülü şu şekildedir: (Katkı / Malın katkı anındaki değeri) x Malın dava tarihindeki değeri
Örneğin, eşlerden biri diğerinin 100.000 TL değerindeki malına 20.000 TL katkıda bulunmuşsa ve malın dava tarihindeki değeri 500.000 TL'ye yükselmişse, değer artış payı şöyle hesaplanır:
(20.000 / 100.000) x 500.000 = 100.000 TL
Bu örnekte katkıda bulunan eş, malın değer artışından 100.000 TL'lik bir pay alma hakkına sahip olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, katkının oransal değerinin korunmasıdır. Yani başlangıçta %20 olan katkı oranı, malın değer artışında da aynı oranda değerlendirilmektedir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2016/605 sayılı kararı uyarınca, değer artış payı hesaplamasında tasfiye tarihi olarak mahkemenin karar tarihi esas alınır. Bu tarihte malın rayiç değeri belirlenerek hesaplama yapılır. Malın daha önce elden çıkarılmış olması durumunda ise, hakkaniyete uygun bir değerlendirme yapılarak alacak miktarı tespit edilir.
Hesaplamada önemli olan diğer hususlar şunlardır:
- Katkının karşılıksız olması gerekir; bir bedel veya edim karşılığında yapılan katkılar değer artış payı hesabına dahil edilmez
- Katkının ekonomik değer taşıması şarttır; ev işleri veya çocuk bakımı gibi emek katkıları bu kapsamda değerlendirilmez
- Malın değerindeki artış, ekonomik koşullardan kaynaklanmalıdır; eşin katkısı ile ilgisi olmayan değer artışları hesaplamaya dahil edilmez
- Taraflar arasında yazılı bir anlaşma varsa, değer artış payı oranı bu anlaşmaya göre belirlenir
Değer artış payı hesaplamasında, malın edinilmesinden sonra yapılan iyileştirme ve koruma amaçlı katkılar da dikkate alınır. Örneğin, bir taşınmaza yapılan tadilat veya onarım masrafları, katkı olarak değerlendirilir ve bu katkının yapıldığı tarihteki değeri ile malın tasfiye tarihindeki değeri arasındaki oran üzerinden hesaplama yapılır.
Malın değerinde zamanla meydana gelen olağan artışlar (enflasyon, piyasa koşulları vb.) da hesaplamaya dahil edilir. Ancak, malın niteliğinin değişmesi veya başka bir mala dönüşmesi durumunda, yeni malın değeri üzerinden hesaplama yapılır. Bu durumda da katkının oransal değeri korunur.
Hesaplamada kullanılacak değerlerin tespiti için genellikle bilirkişi incelemesi yapılır. Bilirkişi, malın katkı yapıldığı tarihteki değerini ve dava tarihindeki değerini tespit ederek, değer artış payının hesaplanmasına esas teşkil edecek raporu hazırlar.
Diğer Alacak Türleri ile Karşılaştırılması
Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin sahip olduğu değer artış payı alacağının diğer alacak türleriyle karşılaştırılması, hakların doğru kullanılması açısından önem taşımaktadır. Bu bölümde, değer artış payı alacağının katılma alacağı ve katkı payı alacağı ile olan benzerlik ve farklarını inceleyeceğiz.
Katılma Alacağı
Katılma alacağı, edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin sahip olduğu temel haktır. Bu hak, evlilik birliği içinde edinilen malların değerinin yarısı üzerinde her eşin sahip olduğu alacak hakkını ifade eder. Katılma alacağının en önemli özelliği, eşin diğer eşin malvarlığına herhangi bir katkıda bulunmasını gerektirmemesidir.
Değer artış payı alacağından farklı olarak katılma alacağında:
- Katkı şartı aranmaz
- Her eş edinilmiş malların yarısı üzerinde otomatik olarak hak sahibidir
- Malın değer artışı değil, edinilmiş malın kendisi esas alınır
TMK Madde 236 uyarınca, eşlerin hem katılma alacağı borçlusu hem de değer artış payı alacaklısı olduğu durumlarda yasal takas söz konusu olur. Bu düzenleme, tasfiyenin pratik bir şekilde yapılmasını sağlar.
Katkı Payı Alacağı
Katkı payı alacağı, mal ayrılığı rejiminde söz konusu olan ve TMK m. 249'da düzenlenen bir haktır. Değer artış payı alacağından temel farkları şunlardır:
- Katkı payı alacağı mal ayrılığı rejiminde, değer artış payı ise edinilmiş mallara katılma rejiminde uygulanır
- Katkı payı alacağı yapılan katkı miktarına göre hesaplanırken, değer artış payı maldaki değer artışına göre hesaplanır
- Katkı payı alacağı dava tarihindeki değer üzerinden hesaplanırken, değer artış payı tasfiye anındaki değer üzerinden hesaplanır
- Katkı payı alacağına dava tarihinden itibaren faiz işlerken, değer artış payı alacağına karar tarihinden itibaren faiz işler
Önemli bir nokta olarak, aynı mal için hem değer artış payı hem de katkı payı alacağı talep edilemez. Hangi mal rejimi geçerliyse, o rejime özgü alacak türü talep edilmelidir.
Değer artış payı alacağı ile diğer alacak türleri arasındaki en temel fark, hesaplama yönteminde ortaya çıkar. Değer artış payında, eşin yaptığı katkının malın değer artışına olan etkisi dikkate alınırken, katılma alacağında böyle bir değerlendirme yapılmaz. Katkı payı alacağında ise sadece yapılan katkının nominal değeri esas alınır.
Uygulamada sıkça karşılaşılan bir durum, eşlerin aynı zamanda hem katılma alacağına hem de değer artış payı alacağına sahip olabilmeleridir. Bu durumda, TMK Madde 236 gereğince öncelikle takas yapılır ve kalan miktar üzerinden hak sahibi olunur. Bu şekilde, eşler arasındaki mali ilişkiler tek bir hesaplamayla çözüme kavuşturulmuş olur.
Değer Artış Payı Alacağı Davası
Değer artış payı alacağı davası, edinilmiş mallara katılma rejiminde bir eşin diğer eşin malvarlığına yaptığı katkıların karşılığını talep etmek için açılan davadır. Bu dava, mal rejiminin tasfiyesi sürecinin önemli bir parçasını oluşturur.
Yetkili Mahkeme
Değer artış payı alacağı davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi'dir. Yetkili mahkeme konusunda ise üç farklı durum söz konusudur:
- Boşanma davası devam ediyorsa, boşanma davasına bakan mahkeme
- Ölümlü boşanmalarda ölenin son ikametgahı mahkemesi
- Diğer hallerde davalının ikametgahı mahkemesi
Aile Mahkemesi'nin bulunmadığı yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Değer artış payı davası, boşanma davası devam ederken de açılabilir, ancak bu durumda boşanma davası bekletici mesele yapılır.
Zamanaşımı
Değer artış payı alacağı için zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu süre, Borçlar Kanunu madde 146 uyarınca belirlenir ve mal rejiminin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Mal rejiminin sona erme tarihi ise:
- Boşanma davalarında, davanın açıldığı tarih
- Ölüm halinde, ölüm tarihi
- Mal rejimi sözleşmesiyle değişiklik yapılması halinde, sözleşmenin yürürlük tarihi
Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi durumunda, zamanaşımı süresi boşanma davasının yabancı mahkemede açıldığı tarihten itibaren başlar.
İspat Yükü
Değer artış payı alacağı davasında ispat yükü, genel olarak iddia eden taraftadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/879 sayılı kararında belirtildiği üzere, hayatın olağan akışına aykırı iddiada bulunan eş, iddiasını ispatla yükümlüdür.
İspat konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
- Katkının varlığı ve miktarı
- Katkının karşılıksız olduğu
- Malın değerindeki artış
- Katkı ile değer artışı arasındaki illiyet bağı
Davacı, katkısını her türlü delille ispatlayabilir. Banka dekontları, tapu kayıtları, tanık beyanları, faturalar ve benzeri belgeler delil olarak kullanılabilir. Ancak, ev işleri ve çocuk bakımı gibi dolaylı katkılar, değer artış payı alacağına dayanak oluşturmaz.
Dava dilekçesinde, katkının ne zaman ve ne şekilde yapıldığı, miktarı, malın edinilme tarihi ve değeri, mevcut değeri gibi hususların açıkça belirtilmesi gerekir. Ayrıca, talep edilen değer artış payı miktarının nasıl hesaplandığı da ortaya konmalıdır.
Mahkeme, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli incelemeleri yapar, bilirkişi raporu alır ve sonucunda değer artış payı alacağına hükmedilip hükmedilmeyeceğine karar verir. Kararda belirlenen alacak miktarına, karar tarihinden itibaren yasal faiz işletilir.
Yargıtay Kararları ve Uygulama Örnekleri
Değer artış payı alacağına ilişkin Yargıtay içtihatları, uygulamada karşılaşılan sorunlara ışık tutmakta ve hukuki çerçeveyi netleştirmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/879 sayılı kararı, değer artış payı alacağında ispat yüküne ilişkin önemli bir içtihat oluşturmuştur. Bu karara göre, hayatın olağan akışına aykırı iddiada bulunan eş, iddiasını ispatla yükümlüdür. Örneğin, ev hanımı olan eşin çalışmadığı halde mali katkıda bulunduğunu iddia etmesi durumunda, bu katkının kaynağını ispat etmesi gerekmektedir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2016/9582 sayılı kararı, katkı payının hesaplanması ve özellikle mirasçıların sorumluluğu konusunda önemli tespitler içermektedir. Bu karara göre, değer artış payı alacağı terekeye ait bir borç niteliğindedir ve mirasçılar miras payları oranında sorumludur. Katkı payının hesaplanmasında, edinme tarihindeki katkı oranının malvarlığı unsurunun dava tarihindeki rayiç değeriyle çarpımı esas alınmaktadır.
Mal ayrılığı rejiminde katkı payı hesaplamasına ilişkin Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2016/5975 sayılı kararı, farklı bir hesaplama yöntemi öngörmektedir. Bu rejimde, katkı miktarının malın satın alma tarihindeki bedeline oranı hesaplanmakta ve bu oran, malın dava tarihindeki rayiç değeriyle çarpılarak katkı payı belirlenmektedir.
İsviçre Federal Mahkemesi'nin BGE 138 III 150 sayılı kararı, paylı mülkiyette değer artışının paylaştırılmasına ilişkin önemli bir içtihat oluşturmuştur. Bu kararda, paylı mülkiyette eşlerin değer artışını finansal katkıları gözetilmeksizin yarı yarıya paylaşacakları belirtilmiştir. Ancak bu karar, mal rejimi hukuku ile eşya hukukunun karıştırıldığı gerekçesiyle doktrinde eleştirilere maruz kalmıştır.
BGE 141 III 53 sayılı İsviçre Federal Mahkemesi kararı ise, değer artış payının ayrıca dava konusu edilebileceğini vurgulamıştır. Bu karara göre, paylı mülkiyetin tasfiyesi sırasında değer artış payı talep edilmemiş olsa bile, daha sonra ayrı bir dava ile bu hakkın talep edilmesi mümkündür.
Yargıtay uygulamalarında dikkat çeken diğer önemli noktalar şunlardır:
- Değer artış payı alacağına karar tarihinden itibaren yasal faiz işletilmektedir
- Mal rejiminin tasfiyesi için açılan davada hem katılma alacağı hem de değer artış payı talep edilebilmektedir
- Anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça feragat edilmedikçe, değer artış payı alacağı talep hakkı saklı kalmaktadır
- Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde değer artış payı alacağı, katılma alacağından farklı olarak azaltılamamaktadır
Bu makalede incelediğimiz üzere, değer artış payı alacağı, evlilik birliği içinde eşlerin birbirlerinin malvarlığına yaptıkları katkıların karşılığını alabilmeleri için önemli bir hukuki müessesedir. Yargıtay ve İsviçre Federal Mahkemesi kararları, bu kurumun uygulanmasında ortaya çıkan sorunların çözümüne ışık tutmakta ve hukuki güvenliği sağlamaktadır. Özellikle ispat yükü, hesaplama yöntemi, mirasçıların sorumluluğu ve paylı mülkiyet durumlarında değer artışının paylaşımı gibi konularda içtihatlar yol gösterici nitelik taşımaktadır.