İhtiyati Tedbir ve İhtiyatî Haciz

İhtiyati Tedbir ve İhtiyatî Haciz

Dava sürecinde haklarınızı korumak için ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz yollarını biliyor musunuz? Para alacakları mı yoksa başka bir uyuşmazlık mı söz konusu? Hangi hukuki koruma yönteminin size uygun olduğunu ve uygulamada nelere dikkat etmeniz gerektiğini öğrenin. Yargıtay kararları ışığında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz arasındaki farkları anlamak için yazımızı okuyun.

İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz: Temel Farklar ve Uygulama Alanları

Hukuk sistemimizde, dava sürecinde hakların korunması için iki önemli geçici hukuki koruma yöntemi bulunmaktadır: İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz. Bu iki kurum, benzer amaçlara hizmet etmekle birlikte, uygulama alanları ve sonuçları bakımından önemli farklılıklar gösterir.

İhtiyati tedbir, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK m. 389) kapsamında düzenlenen, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkânsız hâle geleceği durumlarda başvurulan bir koruma yöntemidir. Para alacağı dışındaki uyuşmazlıklarda, özellikle taşınır ve taşınmaz mallara ilişkin davalarda sıklıkla uygulanır.

İhtiyati haciz ise, İcra ve İflas Kanunu (İİK) çerçevesinde düzenlenen ve yalnızca para alacaklarının güvence altına alınması amacıyla kullanılan bir geçici koruma tedbiridir. Vadesi gelmiş veya gelecek olan para alacaklarının tahsilini güvence altına almak için borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulmasını sağlar.

Bu iki kurumun temel farklılıkları şu şekilde özetlenebilir:

  • Konu Bakımından: İhtiyati tedbir, para alacağı dışındaki uyuşmazlıklarda uygulanırken, ihtiyati haciz sadece para alacaklarında uygulanır.

  • Uygulama Açısından: İhtiyati tedbirde, tedbir konulan mal veya hak davanın konusunu oluştururken, ihtiyati hacizde haczedilen mal veya hak çekişme konusu değildir.

  • Sonuç Bakımından: İhtiyati tedbir kararı ile malın devri veya üzerinde tasarruf yapılması engellenir. İhtiyati hacizde ise malın devri mümkündür, ancak haciz malı takip eder.

  • Yetki Yönünden: Her iki tedbir de esas hakkında görevli mahkemeden talep edilir. İhtiyati hacizde icra takibinin açılacağı veya davanın görüldüğü yer mahkemesi yetkilidir.

  • Süreler Açısından: İhtiyati haciz kararının icrası 10 gün içinde, ihtiyati tedbir kararının icrası ise 1 hafta içinde talep edilmelidir. Bu süreler hak düşürücü niteliktedir.

  • İtiraz Bakımından: İhtiyati hacze itiraz, haciz tutanağının tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılabilirken, ihtiyati tedbire itiraz tebliğden itibaren 1 hafta içinde yapılabilir.

Uygulamada sıkça karşılaşılan sorunlardan biri, para alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir talep edilmesidir. Bu durumda mahkeme, HMK m. 389 kapsamında değil, İİK hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapmalı ve talebi ihtiyati haciz olarak ele almalıdır. Aksi halde, hak kayıpları yaşanabilir ve usul ekonomisi ilkesine aykırı sonuçlar doğabilir.

Her iki kurumun da amacı, dava sonucunda verilecek kararın etkisiz kalmasını önlemek ve alacaklının haklarını korumaktır. Ancak hangi koruma yönteminin seçileceği, uyuşmazlığın konusuna ve talep edilen hakkın niteliğine göre belirlenmelidir.

İhtiyati Tedbir: Şartları, Uygulaması ve Yargıtay Kararları

HMK Madde 389'a Göre İhtiyati Tedbir Şartları

Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 389, ihtiyati tedbirin temel şartlarını düzenlemektedir. Bu maddeye göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği yahut gecikme sebebiyle bir sakınca veya ciddi bir zarar doğacağı endişesi mevcut ise uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.

İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için iki temel şartın varlığı aranmaktadır:

  • İhtiyati tedbire esas teşkil eden bir hakkın bulunması
  • Tedbir sebebinin mevcut olması

Çekişmesiz yargı işlerinde de ihtiyati tedbir kararı alınabilmektedir. Özellikle belirtmek gerekir ki, ihtiyati tedbir kararı verilirken "yaklaşık ispat" ölçüsü yeterli görülmektedir. Bu, tam ispatın aranmadığı, hakimin tedbir sebeplerinin varlığı konusunda kanaat oluşturmasının yeterli olduğu anlamına gelmektedir.

Yargıtay Kararları Işığında Önemli Noktalar

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2019/2981 E. 2019/4812 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir, davayı kazanan tarafın dava konusuna kavuşmasını güvence altına alan geçici bir hukuki korumadır. Hakim, asıl uyuşmazlığı çözmeden önce tarafların çıkarlarını ve tedbirin amacını göz önünde bulundurarak karar vermelidir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2021/3452 E. 2021/6001 K. sayılı kararı ile ihtiyati tedbirin üç türü olduğu kabul edilmiştir:

  • Teminat amaçlı tedbirler
  • Eda amaçlı tedbirler
  • Düzenleme amaçlı tedbirler

İhtiyati tedbir kararlarına karşı kanun yolları konusunda önemli düzenlemeler mevcuttur. HMK madde 341 uyarınca ihtiyati tedbir taleplerinin reddi ve bu taleplerin reddi üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak HMK madde 362/1-f gereğince bu kararlara karşı temyiz yolu kapalıdır.

Pandemi döneminde Yargıtay, özellikle kira uyarlama davalarında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini kabul etmiştir. Bu yaklaşım, ihtiyati tedbir kurumunun değişen koşullara uyum sağlayabilme esnekliğini göstermektedir.

İhtiyati tedbir kararının icrası için öngörülen süreler de önem taşımaktadır. Kararın uygulanması bir hafta içinde talep edilmelidir. Bu süre içinde gerekli işlemler yapılmazsa tedbir kararı kendiliğinden ortadan kalkar. Ayrıca, ihtiyati tedbir kararına itiraz, kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yapılmalıdır.

Mahkemeler, ihtiyati tedbir kararı verirken ölçülülük ilkesini gözetmeli ve tedbirin amacını aşan sonuçlar doğurmasını engelleyecek şekilde karar vermelidir. Özellikle boşanma davalarında verilen tedbir kararları, dava sonuna kadar etkisini sürdürmekte ve kesinleşme ile kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.

İhtiyati Haciz: Uygulama, Süreç ve Yasal Dayanaklar

İhtiyati haciz, para alacaklarının güvence altına alınması amacıyla başvurulan geçici hukuki koruma yoludur. İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 257 ve devamı maddelerinde düzenlenen bu kurum, vadesi gelmiş rehinsiz para alacakları için uygulanır. Vadesi gelmemiş alacaklar için ise borçlunun belirli bir yerleşim yerinin olmaması veya mal kaçırma girişimlerinin varlığı gibi özel durumlar aranmaktadır.

İhtiyati haciz kararı alınabilmesi için alacaklının, İİK m. 258 uyarınca alacağının varlığını yaklaşık olarak ispat etmesi yeterlidir. Bu "yaklaşık ispat" standardı, tam ispata göre daha düşük bir ispat ölçüsüdür ve geçici hukuki korumanın doğası gereği kabul edilmiştir. Mahkeme, sunulan delilleri değerlendirirken bu ölçüyü göz önünde bulundurur.

Alacaklı, haksız ihtiyati haciz nedeniyle doğabilecek zararlardan sorumludur. Bu nedenle HMK m. 96 kapsamında teminat göstermekle yükümlüdür. Ancak İİK m. 259 önemli bir istisna getirmiştir: İlamlı alacaklar veya ilam niteliğindeki belgelere dayanan alacaklar için mahkeme, teminat alınmamasına karar verebilir. Bu istisna, alacağın belirli bir güvenilirlik düzeyine ulaşmış olmasından kaynaklanmaktadır.

İhtiyati haciz kararının uygulanması için alacaklıya süre tanınmıştır. Karar tarihinden itibaren 10 gün içinde icra dairesine başvurulması gerekir. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve sürenin geçirilmesi halinde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. İhtiyati haczin uygulanmasından sonra alacaklı, 7 gün içinde ya takip başlatmalı ya da dava açmalıdır.

Borçlunun ihtiyati hacze itiraz hakkı bulunmaktadır. İİK m. 265 uyarınca, ihtiyati haciz kararına karşı borçlu istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf mahkemesinin bu konuda vereceği karar kesindir. Borçlu ayrıca, teminat göstererek haczin kaldırılmasını talep edebilir. Takibin kesinleşmesi ve herhangi bir istihkak iddiasının bulunmaması halinde, mahkemeye yatırılan teminat iade edilebilir.

İhtiyati haciz prosedüründe dikkat edilmesi gereken önemli noktalar şunlardır:

  • Alacağın para alacağı olması ve yaklaşık ispatın sağlanması
  • Teminat gösterilmesi (istisnalar hariç)
  • Sürelere uyulması (10 gün içinde uygulama, 7 gün içinde takip/dava)
  • İstinaf yoluna başvuru imkanı
  • Haksız ihtiyati hacizden doğan sorumluluk

İhtiyati haciz, alacaklının haklarını korurken borçlunun da menfaatlerini gözeten bir denge mekanizması içermektedir. Kanun koyucu, bir yandan alacaklıya etkili bir koruma sağlarken, diğer yandan borçlunun haksız hacizlerden korunması için gerekli güvenceleri de düzenlemiştir.

Yargıtay Kararları Işığında İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Uygulamaları

Yargıtay'ın ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konusundaki içtihatları, uygulamada sıkça karşılaşılan sorunlara ışık tutmaktadır. Özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.05.2021 tarihli, 2017/(7)9-1796 E. - 2021/607 K. sayılı kararı, bu iki geçici hukuki koruma arasındaki ayrımı net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu kararda, işçilik alacakları için açılan davada davacının ihtiyati tedbir talebi üzerine verilen kararın hukuki niteliği tartışılmıştır.

Kararda öne çıkan en önemli husus, HMK m.33 gereğince hakimin uygulanacak hukuk normunu re'sen tespit etmesi gerektiğidir. Yargıtay, para alacaklarının güvence altına alınması amacıyla yapılan başvurularda, talep ihtiyati tedbir olarak isimlendirilmiş olsa bile, bunun İİK m. 257 kapsamında ihtiyati haciz olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

(Kapatılan) Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 13.05.2014 tarihli, 2014/1552 E., 2014/10574 K. sayılı ve 25.03.2014 tarihli, 2014/3253 E., 2014/6833 K. sayılı kararlarında da benzer yaklaşım sergilenmiştir. Bu kararlarda, ihtiyati haciz için gerekli olan "yaklaşık ispat" yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerektiği vurgulanmış, İİK m. 258 kapsamında bu şartın sağlanmadığı hallerde taleplerin reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, para alacaklarının güvence altına alınması için ihtiyati haciz yoluna başvurulması zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesi halinde, bu karar İİK m. 265 kapsamında ihtiyati haciz olarak değerlendirilecek ve buna göre kanun yoluna başvurulabilecektir. Bu durumda ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine verilen kararın temyiz incelemesi kesin nitelikte olacaktır.

Uygulamada özellikle dikkat edilmesi gereken nokta, para alacakları için ihtiyati tedbir talep edilmesi halinde, mahkemelerin talebi reddetmesi gerektiğidir. Ancak bazı mahkemeler hatalı olarak ihtiyati tedbir kararı verebilmektedir. Bu durumda üst mahkemeler, kararı bozmakta ve doğru hukuki kurumun uygulanması gerektiğini belirtmektedir.

İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz arasındaki ayrımın doğru yapılması, hak kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Yargıtay kararları, bu iki geçici hukuki koruma arasındaki farkları net bir şekilde ortaya koymakta ve uygulamada yaşanan tereddütleri gidermektedir. Para alacakları için ihtiyati haciz, diğer hakların korunması için ise ihtiyati tedbir yoluna başvurulması gerektiği konusunda içtihatlar istikrar kazanmıştır.

Sonuç olarak, geçici hukuki koruma tedbirlerinin doğru uygulanması, hak arama özgürlüğünün etkin kullanımı açısından kritik öneme sahiptir. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kurumlarının kendilerine özgü şartları, uygulama alanları ve sonuçları bulunmaktadır. Yargıtay kararları ışığında, para alacaklarının güvence altına alınması için ihtiyati haciz, diğer hakların korunması için ise ihtiyati tedbir yoluna başvurulması gerektiği açıktır. Bu ayrımın doğru yapılması ve her bir kurumun kendi şartları içinde değerlendirilmesi, hukuki güvenliğin sağlanması açısından zorunludur.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.