Paydaşlıktan Çıkarma

Paydaşlıktan Çıkarma

Paydaşlıktan Çıkarma Nedir?

Paydaşlıktan çıkarma, paylı mülkiyet ilişkisinde diğer paydaşlara karşı yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal eden bir paydaşın, mahkeme kararıyla mülkiyet hakkından mahrum bırakılmasıdır. Bu hukuki müessese, Türk Medeni Kanunu (TMK) md. 696'da düzenlenmiştir.

Paylı mülkiyette her paydaş, diğer paydaşların menfaatlerine saygı göstermek, birlikte yaşamı kolaylaştırmak ve sorun çıkarmamakla yükümlüdür. Ancak bir paydaş bu yükümlülükleri ciddi şekilde ihlal ederse, diğer paydaşlar için mülkiyet ilişkisinin devamı çekilmez hale gelebilir.

TMK md. 696'ya göre, paydaşlıktan çıkarma için şu şartlar aranır:

  1. Paydaşın yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmesi
  2. Bu ihlalin paylı mülkiyet ilişkisini diğer paydaşlar için çekilmez hale getirmesi
  3. İhlal ile çekilmezlik durumu arasında illiyet bağı bulunması

Paydaşlıktan çıkarma, son çare olarak başvurulması gereken ağır bir yaptırımdır. Çünkü paydaşın mülkiyet hakkına müdahale edilmektedir. Bu nedenle, daha hafif çözüm yolları tüketilmeden bu yola başvurulmamalıdır.

Önemli bir nokta, paydaşın kendi davranışlarının yanı sıra, malın kullanımını bıraktığı veya fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin davranışları da paydaşlıktan çıkarma sebebi olabilir. Örneğin, paydaşın kiracısının veya aile üyelerinin eylemleri de bu kapsamda değerlendirilebilir.

Paydaşlıktan çıkarma, sadece taşınmazlar için değil, taşınırların paylı mülkiyetinde de uygulanabilir. Ancak uygulamada daha çok taşınmazlar için karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç olarak, paydaşlıktan çıkarma, paylı mülkiyet ilişkisinin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamak için kanun koyucu tarafından öngörülmüş önemli bir hukuki araçtır. Ancak uygulanması sıkı şartlara bağlanmış ve mahkeme denetimine tabi tutulmuştur.

Paydaşlıktan Çıkarma Davasının Koşulları

Paylı mülkiyet ilişkisinde bir paydaşın çıkarılması oldukça ağır bir yaptırımdır. Bu nedenle Türk Medeni Kanunu, paydaşlıktan çıkarma davasının açılabilmesi için bazı koşullar öngörmüştür. Bu koşullar maddi ve şekli koşullar olarak ikiye ayrılmaktadır.

1) Maddi Koşullar

TMK md. 696'ya göre paydaşlıktan çıkarma davasının açılabilmesi için şu maddi koşulların gerçekleşmesi gerekir:

  • Paydaşın yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmiş olması
  • Bu ihlal nedeniyle diğer paydaşlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamının çekilmez hale gelmesi
  • Yükümlülük ihlali ile çekilmezlik durumu arasında illiyet bağı bulunması

Kanun, hangi durumların "ağır ihlal" sayılacağını belirtmemiştir. Bu nedenle hakim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak değerlendirme yapmalıdır. Bazı ihlaller tek seferde bile ağır ihlal sayılabilirken, bazıları tekrarlanması halinde bu niteliği kazanabilir.

Çekilmezlik durumu objektif olarak değerlendirilmelidir. Yani makul bir kişinin bakış açısıyla paylı mülkiyet ilişkisinin sürdürülemez hale gelmiş olması gerekir.

2) Şekli Koşullar

Paydaşlıktan çıkarma davasının açılabilmesi için gereken şekli koşullar şunlardır:

  1. Paydaşların kanunda belirtilen çoğunlukla karar alması: TMK md. 696/f.2'ye göre, paydaşların sayı ve pay çoğunluğuyla karar alması gerekir. Yani hem paydaş sayısının yarıdan fazlasının hem de pay oranlarının yarıdan fazlasının olumlu oy vermesi şarttır.
  2. Dava açılması: Alınan kararın ardından mülkiyet hakkı ihlal edilen paydaşın mahkemeye başvurması gerekir. Dava açma hakkı sadece yükümlülük ihlalinden etkilenen paydaşlara aittir.

Kanunda dava açma süresi belirtilmemiştir. Ancak doktrinde, Kat Mülkiyeti Kanunu m. 25/f. son'daki sürelerin kıyasen uygulanabileceği görüşü hakimdir. Buna göre dava hakkı, sebebin öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her halde doğumundan itibaren 5 yıl içinde kullanılmalıdır.

Görevli mahkeme konusunda da kanunda açık hüküm yoktur. Ancak paylı mülkiyetin sona erdirilmesi davalarına bakan sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilmektedir.

Yükümlülük ihlali sadece paydaşın kendisi tarafından değil, onun sorumlu olduğu kişiler tarafından da gerçekleştirilebilir. Örneğin paydaşın kiracısı veya aile üyeleri de ihlale neden olabilir.

Sonuç olarak, paydaşlıktan çıkarma davası ancak kanunda belirtilen maddi ve şekli koşulların tamamının gerçekleşmesi halinde açılabilir. Bu koşullar, paylı mülkiyet ilişkisinin korunması ile paydaşların mülkiyet hakkı arasında bir denge kurma amacı taşımaktadır.

Paydaşlıktan Çıkarma Davası

Paydaşlıktan çıkarma davası, paylı mülkiyet ilişkisinde yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal eden bir paydaşın, diğer paydaşlar tarafından bu mülkiyet ilişkisinden çıkarılması için açılan bir davadır. Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 696'da düzenlenen bu dava, mülkiyet hakkının korunması ve paylı mülkiyet ilişkisinin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamak amacıyla öngörülmüştür.

Dava açma hakkı, yükümlülük ihlalinden doğrudan etkilenen paydaşlara aittir. Diğer paydaşların davaya katılma kararı alması, onlara doğrudan dava açma yetkisi vermez. Davalı ise, davranışlarıyla ortaklığı tehlikeye atan paydaş olmalıdır. Birden fazla paydaşa karşı dava açılması durumunda, aralarında dava arkadaşlığı oluşur.

Dava sürecinde yetkili ve görevli mahkeme konusunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, taşınmazlar söz konusu olduğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 12 uyarınca, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Görevli mahkeme ise, HMK madde 4'e göre, sulh hukuk mahkemesidir.

Hakim, paydaşlıktan çıkarma kararı verirken TMK madde 696'da belirtilen usulü izlemek zorundadır. Öncelikle, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmın maldan ayrılması mümkünse, bu ayrımı yaparak ayrılan parçayı çıkarılana özgüler. Eğer aynen ayrılma mümkün değilse, payın dava tarihindeki değeriyle devrini isteyen paydaşlar varsa, hakim ödeme için uygun bir süre belirler. Son çare olarak, davalıya payını devretmesi için süre verilir ve bu süre içinde devir gerçekleşmezse, payın açık artırmayla satışına karar verilir.

Bu dava, paylı mülkiyetin sağlıklı işleyişini korumak için önemli bir hukuki araçtır. Ancak, mülkiyet hakkına ciddi bir müdahale teşkil ettiğinden, hakimin tüm koşulları dikkatle değerlendirmesi ve kararını özenle vermesi gerekmektedir.

Pay Üzerinde Hak Sahibi Olan Kişilerin Durumu

Paylı mülkiyet ilişkisinde sadece paydaşların değil, pay üzerinde hak sahibi olan diğer kişilerin de davranışları ortaklığı zedeleyebilir. Bu nedenle Türk Medeni Kanunu (TMK) md. 697, paydaşlıktan çıkarmaya ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla bu kişilere de uygulanabileceğini düzenlemiştir.

Pay üzerinde intifa hakkı, diğer ayni haklar veya tapuya şerh edilmiş kişisel yararlanma hakkı sahipleri, paydaşlıktan çıkarma hükümlerine tabi tutulabilir. Ancak bu hakların devri mümkün değilse, hakkın uygun bir tazminat karşılığında sona erdirilmesine karar verilir.

Önemle belirtmek gerekir ki, yararlanma yetkisi tanımayan hak sahiplerine karşı çıkarma davası açılamaz. Örneğin, pay üzerinde rehin hakkı veya taşınmaz yükü sahibi aleyhine bu dava açılamaz, çünkü bu haklar eşyadan yararlanma imkanı vermez.

Mülkiyet hakkının korunması kadar paylı mülkiyet birliğinin korunması da önem taşır. Bu nedenle kanun koyucu, paydaşlar dışındaki hak sahiplerinin de yükümlülük ihlali durumunda çıkarılabilmesine imkan tanımıştır.

Dava sürecinde, hak sahibinin davranışlarının ortaklığı ne ölçüde zedelediği dikkatle değerlendirilmelidir. Hakim, somut olayın özelliklerini göz önünde bulundurarak karar vermelidir.

Bu konuda uzmanlaşmış GÜLEÇ HUKUK BÜROSU, pay üzerinde hak sahibi olan kişilerin durumu ile ilgili hukuki süreçlerde müvekkillerine kapsamlı danışmanlık hizmeti sunmaktadır.

Yazar Görseli
Müellif

Av. Ali Haydar GÜLEÇ

Güleç Hukuk Bürosu'nda 9 yıldır yöneticilik ve avukatlık yapmaktadır.